aktarlardan gramaj olarak alındığında hem ekonomik, hem demlendiğinde lezzetli ve keyif verici bir içeceğe dönüşen faydalı bir ottur. hazımsızlık yahut spastik kolon sendromu içerisindeysen öğün aralarında günde en fazla üç fincan tüketmeni tavsiye ediyorum sevgili okurum. kabızlık ayrı bir şey ama bunun için de sinameke otu büyük bir keşif. bir kaç tane yaprağını alıp sıcak suda beş dakika demleyip süzersen hem tuvalete yetişmen kolay olur hem de tadını beğenmedim falan da demezsin.
bir de biberiye mucizesi var ki yeşil çay ile nasıl karıştırıyorlar bunu hala anlamış değilim. bir kere biberiye böyle kısa kısa ince ince diken gibi bir şeydir. neden mucize peki? şimdi genelde böyle otların muhakkak yağını çıkarmayı akıl etmiş ve neye yaradığını tecrübe etmiş kişiler vardır. misal biberiyenin yağını çıkarmaya çalışırken sen düş, çıkardığın yağ da devrilip düştü mü? ellerin dizlerin sızlıyor ama sen yağı kurtarma çabasıyla elinle kabın içine yağı sıyırmaya çalışıyorsun. kurtardın sayılmaz ama neyse artık. bir kaç dakika sonra bir bakıyorsun dizlerin morarmış. şort var üzerinde o yuzden gördün bacaklarını yoksa bakmak aklına bile gelmedi. yağlı ellerinle dizi ovuşturdun. işine devam ettin. sonra bir baktın morluklardan eser yok. pasaklı olman işe yaradı.
- kız kardeşimin kızları koşarken düşüp başlarını, el ve ayaklarını bir yerlere çarptıklarında, evde başlayan telaşa hiç gerek olmadığını söyleyip bu yağı sürdüm ve şişme morarma veya ağrı katiyen olmadı.
bu kızlar ne diye habire düşüyor onu anlamadım. salak gibiler ayol. kendilerini sağa sola çarpa çarpa koşuyorlar heralde yoksa bu kadar çok düşülmez ki.
edirne'den yakup beyden dinliyoruz.
- eşimin işyerindeki arkadaşının babası diz altı bölgesinde dolaşım bozukluğu nedeniyle ayaklarının ısınmadığından yakınıyordu. biberiye çayı ile bu sorunları çözüldü.
ayağı ısınmayan biri öncelikle dolaşım bozukluğu nedeniyle olduğunu öğrenince biberiye içeyim demez ama bu da tesadüf sanırım.
hatay'dan adını vermek istemeyen bir okurumuz: çok yaşlı bir komşumuzun iki yıldır uykusuzluk sorunu vardı. damadı ankara'da bir devlet hastanesinde beyin cerrahı ve hatta doçent doktor olduğu halde çözüm bulamamışlardı. biberiye çayı içmeye başlayınca gece de gündüz de rahat rahat uyur oldu.
bu arkadaş oncelikle adını vermediği için bir kere şüpheli zaten. acaba kadınceğizi uyutmayan kendisi mi, ne dersiniz? yoksa kendisi uyumadığı gibi kadınceğizi de mi uyutmuyordu? uyumadığını bildiğine göre yani var bir şey. özel yaşama girmiyorum şimdi. evet gülmüyoruz. biliyorum zor ama sevgili okurumuz bu konuda demek ki çok dertliymiş.
izmir'den leyla hanım: kayınpederim kireçlenme sonucunda boynunu hareket ettiremez hale geldi. misal sağına bakacak, bütün vücudu ile dönüyordu. robot gibi oldu adamceğiz. doktorlar ''ameliyat yapamayız. böyle idare et'' dediler. biberiye yağı ile yaptığı masajlar sonucu bir hafta sonra boynunu hareket ettirmeye başladı.
neden adam masajı kendi yapıyor? nasıl yapıyor yani onu açıkla bana bir sonraki sefere kzım. ben yaptım ama etik değil oyuzden boyle yazdım diyorsan onun da bir yolu var; edilgen yap fiili.
istanbul'dan zeynep hanım yazmış. kızım apartmanın demir kapısına parmağını sıkıştırmış. biberiye yağını sürdük, iki saat sonra morluk geçmeğe başladı. bir akraba doktora sordum ''normalde morluk ne kadar zamanda geçer'' diye. ''iki günde geçer'' demişti.
vaaauv. sayın okurlarım, artık bu örnekten sonra biberiye yağı almaya gidecek olduğunuzu idrak ettiğimden dolayıdır ki konuyu kapatıyorum. yok başlık içerik ile uyumlu değil falan böyle tepkiler almak istemiyorum. yeşil çayın beceriksizliği bu tamamen. ama naneli limonlu yeşil çayı için derim ben. böyle sıkışık bir otobuste ayakta nefes alamazken birnin uzattığı poloyu ağıza atıp emmek gibi bir şey. yeşil çayın faydalarına bir sonraki programımızda değineceğiz efendim vaktimiz dolmuş. esen kalın.