çarşamba günüydü, sıradan bir kafede arkadaşlarla oturup havadan sudan muhabbet edip otururken, bir arkadaşın kuzeni sıfatıyla masaya oturdu. muhabbet onu pek açmamış olacak ki çantasından bir şey çıkardı. renkli bir şey... önce sarı göründü sonra beyaz, biraz sonra da mavi.
bu bir rubik küpüydü*... o an herkesi unutup onu izlemeye başladım, gözlüğünün camı buğ yapmıştı. işte dedim lafa atılmak için sonunda bir bahane!. cebimden mendili çıkarıp ''gözlüğünün camı buğ yapmış silmek ister misin'' diye sordum. yabsg bakışı attı cevap vermedi.
yanımdaki piçler ne kadar sırıtsada bozuntuya vermedim, izlemeye devam ettim, tam olarak 1 dk22 saniyedir küpü narin parmaklarının arasında dolaştırıyor, içten içe bir küp kadar değerin yok göt diyor gibiydi. git gide umudumu yitiriyordum.
kronometrem 2 dk yı gösterdiğinde rubik küpünü tamamen çözüp çaaat diye masaya koydu. bana delici ve ukala bir bakış atmayı unutmadan... içimden bir ses işte bir fırsat daha, al o küpü iki dk dan daha az sürede çöz ve zekanla onu erit bitir diyordu. küpü alabilir miyim diye sordum, cevap vermedi. bu uyuz edici sessizliğine sıcasım geliyordu.
küpü aldım, hayvani bir şekilde hızlıca karıştırdım ve çözmeye başladım. masadaki herkes sanki rubik küpünü daha önce hiç çözmemişim ve ilk defa elime almışım gibi bana bakıyor, gereksiz heyecan yaratıyorlardı. beklenildiği gibi maaleseff o an çözemedim. yarım saatten fazla olmuştu.
hiç şansım yoktu artık, küpü uzatırken gözlerine bakamadım. bir kahve daha söyleyip masayı arkama alacak bir açıyla dışa döndüm. aniden ilk defa konuşarak sesini duymamama izin verdi* '' istersen bu sende kalsın, hemen çözememen normal pratik yap''.
olur deyip aldım. 3 gün geçmesine rağmen utanmam sebebiyle halen geri vermedim, çözememiştim çünkü. parçaları söküp hepsini rengi rengine takmak aklıma gelse de hile yapmak istemediğim için bunu da yapamadım.