beyaz türklerin kafalarının arkasında her daim yer edendir.
8 yıldır mebde öğretmen olarak çalışıyorum. okulun hademesi, aşçısı filan genelde başını örten ablalardır. ve kimsenin dikkatini çekmez bu durum. birçok kurumda da benzer durumlar vardır. misal hastabakıcı veya hastane temizlik personeli filan. ama ne zaman ki o "türbanlı" "bizim"le eş bir görev alır, işte o zaman kıyamet kopar. olur muymuş öyle şey, buralar kamusal alanmış, devlet memuru türban takar mıymış vs. e be sağına soluna koyduğum, sen bu beyinsizlikle devlet memuru olabiliyorsun da, o kadın neden olamıyor? sırf saçlarını göstermek istemiyor diye mi?
ha tamam, türban, sakal, cübbe, haç, yıldız vs gibi dini davranışlar en az din kadar saçmadır. ama bence. yani bu sadece benim hayata bakışaçımla ilgili bir sonuç cümlesi. bir şeyi saçma bulmak başkadır, onu engellemeye çalışmak başka. birincisi bakışaçısıdır, ikincisi faşizm.
sağlık sektörü de öyle. hastabakıcı türbanlı, kimseye batmaz ama doktor türbanlı oldu mu hemmen devreye girer beyaz türkler. amına koyim, ne giyileceğine sen mi karar veriyorsun sikik.
misal şöyle bir tanımlama vardır: cipe binen türbanlı! e o türbanlı sadece sana eve temizliğe mi gelecek soktuğumun kokonası! o zaman sorun yok. zira o zaman "bizim"le eşit değil.
yıllar önce faşist aile bireylerime bir örnek vermiştim. şöyle ki: "bir kürt, 3+1 evin inşaatında amele olarak çalışabilir ama o eve sahip olamaz! işte sizin kafa yapınız böyle. başka türlüsünü algılayamıyor o kıt beyniniz" demiştim, sert bir tartışmada. bu da birebir aynı. "onlar" köleyken sorun yok. ne zaman ki eşitleniriz ya da bizden yukarda olurlar, işte sorun o zaman başlar.
itiraf edemeseniz de gerçek değişmez. bu da bir gerçek.