Cumhuriyetin kendi başına bir fazilet, bir iyilik ve güzellik kaynağı olduğu iddiası pek doğru sayılmaz. Cumhuriyet bir çerçeve, çok muğlak bir çerçeve ve içine konulacak fotoğrafa göre mânâ kazanacak bir çerçeve. Belki de bu yüzden Amerikalıların, ingilizlerin, Felemenklerin bir Cumhuriyet bayramı hiç olmadı; onlar çerçeve yerine tabloya önem verdiler.
nedir cumhuriyet? vatandaşın çeşitli seçim hakları ile yönetim üzerinde söz sahibi olması, vekil tayin etmesi usulü ile yönetimi şekillendirmesi. ayrıca demokrasi ile ilişkilendirildiğinde de özgürlüklerin ve hür iradenin egemenliği ile kişilerin ve toplulukların yeni bilimsel, kültürel, entellektüel ve modern düşüncelere yönelip, gelişme kaydetmesi, atılım yapması ve yeni değerler ortaya koymasıdır. ayrıca bu gelişmeleri pozitif yönlü daima nesilden nesile aktarması.
cumhuriyetin manası budur. yoksa cumhuriyet tek başına kalmış boş bir çerçeveden başka bir şey değildir. mühim olan o çerçevenin içini doldurabilecek bir resim yapıp tabloyu tamamlamaktır.
bizim şuan yaptığımız ise tamamen şekilcilikten öteye gitmeyen, kimin neyi ne için yaptığı anlaşılamayan eylemle bütünüdür.
birisi tutmuş törenleri engellemiş, birisi de tutmuş törenler engellenemez deyip alternatif tören yöntemleri icat etmiş. peki sonuç? ne var elde?
bir dahaki 29 ekim geldiğinde cumhuriyeti geliştirmek için neler yapacağız? ya da sadece sırf iktidara kapak olsun diyerek 29 ekim de alternatif protestolu törenler yapıp, cumhuriyetin en sadık bekçileri olup 30 ekimde raflara mı kaldıracağız?
geçen seneki 29 ekimden bugüne kadar ne ortaya koyduk somut olarak? geliştirmek adına bir tuğla koyduk mu biz de?
cumhuriyet ancak demokrasi ile bir anlama bürünür. gerçek demokrasi ise ancak ilerleme ile mümkündür. yoksa hileli bir çukurdan başka bir şey değildir demokrasi.
bakın ırak cumhuriyetine! saddam döneminde onlarda cumhuriyetti. ya da kaddafinin libyası da cumhuriyetti. sadece bomboş bir çerçeve olarak duran bir nesne.
ne yazıkki bizim ülkeminizin büyük bir kısmı şekilci yaklaşımlarla; ilerlediğini, değerlerine sahip çıktığını ve onları koruduğunu varsaymakta.
cumhuriyete sahip çıkmak fikir bazında olur. çok sevdiğim bir hocamın güzel bir sözü vardı:
vatan sınırlarda, topla tüfekle olmaz,
vatan savunması ancak kafada yeni fikirlerle ve aksiyona geçmekle olur.
bizler daha cumhuriyetin manasını bile anlayamamışken neyi kutluyoruz, niye kutluyoruz) sadece 29 ekimlerde böyle dan dan dan konuşacaksak eğer, ellerde bayraklar, dillerde sloganlarla sokaklarda yürüyeceksek 72 milyonu sokağa dökseniz neye yarar. 30 ekimde her şey sıradanlaştıktan sonra!
dipnot: bi de cumhuryet yıkılacak, rejim elden gidecek diye çığlık atan bi güruh var. onlarada şöyle iki cümle edeyim.
bugün dünyanın en dikta yönetiminin bile ismi cumhuriyettir. tek parti olsa bile seçimler yapılır ve kişi seçimle başa gelir. mesela en islamcı devlet iran, en dikta rejim suriye, en kalabalık ülke çin... cumhuriyet her yerdedir. merak etme bzimkilerde rejimi istedikleri kadar oynasalarda cumhuriyet ilelebet kalacaktır. tek parti yada çok parti hiç farketmez. cumhuriyet var olacaktır. dedim ya cumhuriyet sadece bir çerçeve diye. sen o çerçevenin iççine çizilecek reme bakacaksın. bir fırça darbesi de sen atabiliyor musun, ya da atmak için çabalıyor musun diye?
uzun oldu farkındayım ama meramımı anlatmak istedim. gelişme adına tek bir hareket yapmayıp cayır cayır kuru gürültü yapan insanların var olduğunu bildikçe hem de hiç azımsanmayacak ölçüde olduklarını bildiğimden içimdekileri dökmek istedim.
manayı almak önemli. yoksa sadece boş çerçevelere bakıp duracağız. bu 29 ekimde bi muhasebesini yapalım bunun. ben ne yaptım kendime, aileme ve devletime faydalı olacak diye, ya da gelecek adına ne yapabilirim diye!
not: entry siyasi bir entrydir. ancak asla tarafgir bir entry değildir.