insan kendini iyi yabancılaştıra biliyor. Herşeyden uzaklara gitmeyi başarıyor. Ne istiyor bu insan mutluluk mu? Huzur mu? Belli başlı bir hedefi olmayan insan, dünya kapısını kapatıyor sonsuza denk.
Kendinle kaldığı zamanlarda yalnızlığına şikayet ediyor. Herşeyi sorgulayıp, anlamsızlıktan anlam çıkartmayı arıyor. Anlamsızlığı kendi yarattığının farkında olmadan. Hem, neden yaşamayı bırakıp anlam çıkartmaya çalışıyor? Hergün yeni bir hayata başlarken, 'bugünün anlamı ne?' diye niye sorguluyor ? Nefes alıp günün verimini damara enjekte etse ya. Hep hatalı düşünüşler sayesinde yaşamak imkansızlaşıyor. Başlı başına saçmalık.
Hayat bırakılmamalı. Ve bir çelişki daha: hayat sorgulanmazsa, bir adım atıp yürüyemeyiz. Bu demek oluyor ki sorgulamalıyız. Anlam çıkartmalıyız. Sorgulanmadan yaşanan hayat, çiçek açmayan ağaca benzer. Peki, ne için sorgulamamalıyız ?
Gereksizlikleri sorgulamamalıyız. 'Şu kız beni neden terketti?' yerine, 'ben, terkedilecek ne yaptım' demek aynı şey mi olur sonuç?
En iyisi yaşamayı bırakmak. Niye yaşıyoruz ki? Daha fazla günah işlemek için mi? Tanrı'nın isteklerini yapmazsak bizi karşılacak olan ateşlerdir. Güzel dediğimiz şeyler günahlar. Ama bu güzel olan şeyler bizim gözümüzde güzel. Tanrı'ya adayan kendini adamın gözünde bunlar çirkin, günah şeyler. Demek ki 'yaşam' görüşleri kişilik farkı taşıyor.
Aklın inanç alanında bir rolü olmadığının kanıtı bu olmalı. Akli inançlarla karşılaşan var mı? Varsa da nasıl var?
Bütün Dünya gözlerini kapatmış olabilir lakin biz neden açmıyoruz ?
Brokoli