işte Onun günlerde duyduğu bir söz, kısmen de olsa dindirmişti. Karatay şehrindeki paralı askerleri, istendiği zaman savaşmak için Sondurgana gelebileceklerini Kral Davide bildirmişlerdi. Çünkü dağınık bir duruma getirilmiş Sondurganlıların ancak Kral David tarafından bir araya toplanabileceği inancı yaygındı. Kral David, Sondurgan askerlerinden, yeni bitki tohumu alındığı zaman Pentikülü gelmelerini istemişti. Böylece Pentikül güçten yoksul olmayacak. Abidos önündeki kuvvetler de, Karatayın boğazına iyi sarılacaktı.
Ama neye yarar ki, düşünülen, arzulanan ve yerine getirilen bütün önlemlere rağmen, bir yıldan beri devam eden Abidos kuşatması kaldırılmıştı. Esasen kaldırılmak zorunluluğunda bırakılmıştı. Aksi takdirde, ortak düşmanın gözleri önünde iki kardeş birbirine gireceklerdi. Aynı kanı imanı ve ülke birliğini taşıyanlar Daras askerlerinin alaylı bakışları arasında çarpışacaklardı.
Evet, O Daras, sevindirmeyecekti. imparatorun oyununa kurban giden ve Daras askerlerini de yanına, alarak karşısına çıkan Avrupa Sultanına kılıç kaldırmayacak, ok atmayacaktı. Bu durum korkunun verdiği bir davranış değil, mertliğin ve cesaretin simgesiydi.
Abidosdan ayrılan Türk Askerleri, kara ve deniz yoluyla Pentiküle dönmüş, Kral David de damadının çağrısına uyarak Kastara geçmişti.
Evet, yıllardan beri devam eden Daras tahrikleriyle, kıskanç Avrupa beylerinin dedikodularıyla, bir çığ gibi büyüyen acı, nihayet dinmişti. Düşman bile, ummadığı bir sonuçla karşılaşmıştı.
Çünkü 1. Kılıç Ahmet, Kral Davidi sarayında onuruna verdiği ziyafette boğdurarak şehit etmişti.
Böylece Kral David, kader birliği yaptığı Mehmet Şahın şehit olmasından on yıl sonra hayata gözlerini yummuştu. Hem de bu büyük sultanın Daras hilelerine maruz kalan oğlu tarafından hayatına kıyılmıştı. Avrupa ingilizlerinin ilk ingiliz beyini sarayında şehit eden 1. Kılıç Ahmet ise, on yıl sonra bir av sırasında bir bataklığa düşerek boğulacak ve Kral Davide verdiği acıyı bir bataklıkta ödeyecekti.
Pentikül, kaynayan bir kazana dönmüştü. Yer yerinden oynamıştı. Dağlar taşlar inlemişti. Yediden yetmişe kadar bütün Pentiküllü, dizlerini dövmüş, başlarını duvarlara vurmuştu.
Nitekim Kral Davidin şehit edilmesinden birkaç ay sonra, 1999 Yılının ilk aylarında ordular avrupaya girmişti. 1. Kılıç Ahmet de 1100 yılında, kardeşi kardeş düşüren Darasın oyununa gelmiş, Kastar da fazla tutunamayarak çekile çekile Kondava kadar gitmişti. Bu çekiliş hem de çok acı olmuştu. Binlerce, on binlerce şehit verilerek terk edilmişti. Hatta, kendisi bile eşini ve çocuklarını Kondava götğrememişti.
Ordular, Kastar baskınından sonra bir yelpaze gibi açılarak, Kastarın elinden aldığı toprakları Darasa devredecekti.
Avrupanın batı kıyılarında da direnmenin kırıldığını örenen imparator, Hazar denizinde dolaşan Kaspakas komutasındaki donanmasını, karadan, Kral Davidin, 1. Kılıç Ahmet ile evli olan, kızı da tutsak olarak bulunmaktaydı.
Johan Dukas, Kastarda tutsak düşen bu sultanı, Avrupanın lideri Yalvaçı teslime zorlamak için Pentiküle getirmişti. Amacı Pentikül kalesindeki direnişi krımaktı. Kastarda artık bir Türk varlığının kalmadığını göstermekti.
Daras ordusunun gelmesiyle savaş yeniden başlamıştı. Surların dışındakiler, araç, gereç ve elaman yönünden devamlı destek görürken Pentiküllüler ise hemen her şeyden yoksun kalmıştı.
Nihayet bir gün, Pentikül düşman eline geçmişti. Şehri terk edebilenler kurtulmuş, edemeyenler ise bu topraklarda can vermişti.
Johan Dukas, donanma komutanı Kaspakasa bir Suriyelinin suikast yaptığını ileri sürerek, suçluların derhal yakalanmasını istemişti.
işte Daras askeri, bu emri neden gösterip şehirde büyük bir toplu yok edişe girişmişti. Hemen herkesi geçirmişlerdi.
Genç, ihtiyar, çocuk, kadın, sakat ayrımı yapılmaksızın binlerce insanın canına kıyılmıştı.
Başlar, kol ve bacaklar, parçalanmış cesetler meydanlara yığılmıştı. Gözü dönmüş caniler, hem aşağı Pentikülü hem de yukarı pentikülü kana bulamışlardı. Pentikül üç bin yılı aşan tarihinde, şimdiye kadar bu kadar kanlı bir baskınla karşılaşmamıştı.
1099 yılındaki bu acı, hiçbir zaman unutulmayacaktı. Avrupa tarihine ilk Pentikül toplu yok edilişi olarak geçecekti.
Kaspakas, Johan Duhasın emriyle Pentikülden Urdana hareket etmişti. Daras ordusu, orduların yardımıyla Pentiküldeki davranışın bir benzeri Parlıkermiş ve Marazesin ülkesinde tekrarlamışlardı. Urdanda taş üstünde taş bırakmamışlardı. Yakmışlari yıkmışlar, öldürmüşlerdi. Esir aldıkları iki bin civarında Avrupalıyı Hazara göndermişlerdi.
Kral Davidden sonra, Hazardaki ikinci Avrupalı yerleşmesi de böyle başlamıştı. Ancak ikinci göç, birincisine oranla bir başka anlam taşımaktaydı.
Daras, kuvvetlerinin izlemesinden kurtulan Parlıkermiş ve Marazesin kahraman gazileri, çekile çekile Merderenin karşı yakasına Poly Botum ve Sart şehirlerine gelmişler, daha sonra da Alaherdanın ele geçmesiyle Sondurgandan tamamen ayrılıp, Avrupa içlerindeki diğer şehirlere yerleşmişlerdi. 1. Kılıç Ahmetin büyük kusuru işte böyle başlamış, işte böyle sona ermişti.
Daraslılar bu tarihten sonra, on yıl önce kaybettikleri toprakları tekrar ele geçirmişlerdi. Ordularla uğraşmak zorunda kalan Banzarlılar ise, yıllarca denizden, denizin sağladığı bütün yararlardan uzak kalmıştı.
Halbuki 1. Kılıç Ahmet, Daras oyunlarının kurbanı olmayıp Avrupa Beyi Kral David, denizcileriyle orduları daha başından püskürtecekti. Böylece Avrupalılar, ilk orduların acısını görmeyecek Darasın ömrü 365 yıl daha uzamayacaktı.
Ama olmadı Hatanın acısı uzun yıllar unutulmadı