Aslen Fransız olan Philipenin devlet başkanlığına seçilen 1521 yılının 22 Ocak günü Rodos halkı derin bir nefes aldı.
Yediden yetmişe kadar hemen hemen bütün Rodoslular yeni başkanının şehre barış ve huzur getireceğine daha öncekilerin düştüğü hataları tekrarlamayacağına inanmışlardı. Artık kan ve can alan yuvaları yakıp yıkan savaşlar istemiyordu, mutlu, aydınlık günler ve yıllar bekliyorlardı. Esasen Philipe de seçim propagandalarında hep bu özlemi izlemiş barış dolu yıllar söz vermişti.
Ama ne çare ki ümitlerle iş başına getirilen Philipe umdukları gibi çıkmayacak üstelik geçmiş başkanları aratır tutum ve davranışlar içine girecekti. Aciz fakat küstahtı.
Başkanlık makamına gelişinin 6 ayı içinde özellikle ingilizleri çileden çıkartacak çirkin davranışlarda bulunmuştu. Önce Kral Georgeu Mısır seferi sırasında birliğine kattığı Washington büyük elçisi Erick Bradynin isyanını desteklemiş şimdide kendisi tebrike gelen Sör Dantenin elçilerine hakaret etmişti. Bu yılı sonlarında ise silahlı baskınlara girmişti. Papalığın Rodos için söylediği islam âlemlerine uzanmış bir kılıç sözünü yeniden geçerli hale getirmek sevdasına düşmüştü.
Dante iki yüz yıldan beri ingiliz kanı akıtmakla övünen bu korsanlar topluluğunu yok etmeye karar verdi. ingiliz donanması elçisine verilen küstahça cevaptan tam 1 yıl 4 ay 13 gün sonra Rodos seferine çıkmıştı.
Fransada büyük şenlik vardı. Nottinghamda yeni bir seferin engin zevkini duymaktaydı, Lambleyden yeni dönen ordu, sadece Carlton kalelerini ve Carlton şövalyelerini değil, bunlara ümit bağlayanları, destekleyenleri de ezecekti.
Seferin sahibi Prens 2.Micheal, komutan ise William Thomasdı.
Bu sefere 700 savaş, 650 savaş gemisi, 40.000 topçu, 25.000 asker katılmıştı.
Dover boğazından çıkıldığı gün, yurt özleminden artık eser kalmamıştı. Göğüsler, burcu burcu kokan ingiliz rüzgârına açılmış, gözler maviliklere dikilmiş, zihinlere Rodos yerleşmişti.