Küçüktüm sene 92 felan. Artvin savsat'ta köydeydim. Sıcak bir yaz ayı. Şimdi burda anlatacağımı nerdeyse kimse bilmiyor. O yüzden iyi dinleyin. O yıllarda evlerde içme suyu olmadığı için yakında bulunan bir çeşmeye gidip su getiriyoruz. Tabi bu işin elemanları genelde bir ise yaramayan çocuklar oluyor. Yani bizler. Lakin beni su getirmeye gönderdikleri an beni bir terleme basıyordu. Bunun en büyük nedeni komşumuzun horozu idi. Evet bildiğiniz horoz. Ama nasıl bir horoz. Beni kilometreden gördü mu radarlarını odaklayarak son hızla üzerime koşuyor ve savaşa başlıyordu. Nerdeyse uyurken bile yanıma sopa almaya başlamıştım. Geceleri rüyalarıma giriyordu. Sabah akşam onunla girişeceğim savaşın planını yapıyordum. Derken birgün babam bana bir soğuk su getirde içelim dedi. Neyse kalktım ve gitmeye başladım. Tabi elimde kiraz ağacından bir sopa. Komşunun evinin köşesini dönmemle birlikte bu şerefsiz, haysiyetsiz, orospu çocuğu horozun üstüme atlaması bir oldu. Ulan sanki gps takmış bana da beni izliyor pezevenk. Neyse bu üstüme atladı ama o an nasıl refleksse elimde ki değeneği buna salladım. Değenek öyle bir isabet etti ki beyzbol oyuncusu nasıl topa vurursa aynen öyle bir pozisyon ortaya çıktı. Bir iki saniye sonra yerde hareketsiz yatan horoza bu sefer korku ile yaklaşmaya başladım. Ama korkunun nedeni ölümü ile alakalı. Yanına gittim ve baktım. Evet artık amansız bir katil olmuştum. Elim kana bulanmıştı. Cesedini ağaçlık bir yere götürdüm ve zaferin verdiği sarhoşluk, elimi kana bulamamın verdiği vicdan azabı ile bu zamana kadar yaşadım. Evet hakim bey. Cezam neyse verin. Bu konuda bugün anlatacaklarım bu kadar. Iyi geceler.
edit: entrynin gördüğü yoğun ilgi için teşekkürler. Bastığınız her artı ve eksi oy içinde.