Sözlükte arayıpta bulamayınca şok olduğum olaydır. Sene 570-571 civarları, asr-ı saadetten yıllar öncesi. Peygamber Efendimiz Muhammed (s.a.v.) doğmasından hemen önce. Ebrehe b. Sabbah el-Eşrem isimli şahıs kabe'ye ziyarete gelen kervanları ve turistleri çekmek için Kulleys veya Kalis adında bir kilisevari bir yapı yaptırır. Sözüm ona bizim araplarda bu kilise gibi şeyin içine bi güzel sıçarlar(evet bildiğiniz kaka). Tamam katılıyorum, araplar yanlış yaptığını düşünebilirsiniz. Ama kimse sormamıştır niye yaptılar diye? Niye mi yaptılar? efenim mimarisini beğenmemişler ve Ebrehe b. Sabbah el-Eşrem'nin söylediği "bu kilise allah'ın evinden bile büyük olacak"(tam yansıtmamış olabilirim) sözünü duyunca "sıçarım lan ben böyle işe" deyip, sıçmışlardır hakkatende.
Efenim Ebrehe bey bu pisleme olayını görünce, bide kiliseye az ziyaretçi gelince kafaları yemiş. Sinirden küplere binmiş, delirip orduyu hazırlatmıştır. Altmış bin asker ve 9-10 tanecik fil ile mekkeyi fethe çıkmıştır aklı sıra. Mekkeye gelene kadar yolda bir iki yer fethetmiş ve ordan bir rehber bulmuştur kendine. Rehberide kıçına takıp mekke dolaylarına gelip beklemeye koyulmuştur. O arada, kanımca bir iki asker Efendimizin dedesi abdulmuttalib'in develerini araklamıştır(abdulmuttalib o sıralarda mekkenin ve kabenin koruyucusu idi). Abdulmuttalib bunu öğrenince hemen Ebrehe b. Sabbah el-Eşrem'in yanına gelip ondan develerini istemiş ve şu güzel cümleyi söylemiştir : "Ben develerin sahibiyim. Kâbe'nin de sahibi var, O onu korur".
Bu konuşmadan sonra tüm mekkeliler dağa çıkıp beklemeye koyuldular.Sabahleyin erken saatlerde Ebrehe b. Sabbah el-Eşrem hazırlıklarını yapıp önüne filleride katarak kabe'ye yönelmiştir. Lakin kabeye yaklaşırken filler bi anda yere çökmüş ve ilerlemez olmuşlardır. Filleri kızgın demirler ile zorlamalarına rağmen filler bir adım bile atmamışlardır. Fakat öyle bir olaydırki bu, filleri geri çektiklerinde gelmektedirler ileriye ise gitmemektedirler. Tam bu sırada deniz tarafından kırlangıça benzeye ebabil ismindeki kuşlar askerlerin üstlerine gelip gaga ve ayaklarındaki taşları ordunun üzerine boşaltmışlardır. Rivayetlere göre bu taşların kor gibi sıcak olduğuda söylenmektedir. Kesin bir bilgi olmamakla beraber o attıkları taşlar ordunun büyük bir kısmını telef etmeye yetmiştir.
ha şimdi sorcaksınız Ebrehe b. Sabbah el-Eşrem'ye ne oldu diye, hemen söylüyüm efenim hafiften "sıçmıştır" kendisi.