uludağ sözlük dini konular kapışması

entry66 galeri video1
    23.
  1. aslında bu bölümü için yeterli gördüğüm kapışma... şimdi ben görüşlerim ortaya koyuyorum, metalmilitan görüşlerini ortaya koyuyor, gerisi okuyucuya kalmış... kendisi her bölüm sonunda kapışmacılardan birinin çıkarak "ben kaybettim" demesini teklif ediyor ama, bu pratikte pek mümkün değil... ben böyle diyecek durumda görmüyorum kendimi; zannederim kendisi de öyle demez. şu halde yapılacak şey, galip mağlup konusunu üçüncü kişilere bırakmaktır.

    ben sayın yazarın iddialarına yukarıda cevap verdim: (bkz: #17277452) (bkz: #17279847) son söylediklerine de tabii ki cevap vereceğim... bunun dışında konuyu kendi uzatırsa, çok ekstra bir şey olmadıktan sonra, bu konuya tekrar girmeyi düşünmüyorum. çünkü meseleler genel olarak anlaşılmıştır; tez ve karşı tezleriyle ortaya konulmuştur. bundan ötesi gereksiz tekrar ve yakışıksız inat olur.

    1) allah resulü'nün mehdilikten söz etmeye vakit bulamayacağı görüşü, metalmilitan'ın anlamsızca tekrar ettiği manasız bir görüştür. kıyametten, kıyamet alametlerinden, nüzul-ü isa'dan, deccal'den, dabbetülarz'dan uzun uzadıya söz eden allah resulü, sıra mehdi'ye gelince mi vakit bulamayacak? manasız bir hayalgücüdür; üzerinde durmuyorum daha fazla...

    2) ben burada yazarı, ehl-i sünnet'in kaidelerine selefi metoduyla saldırmakla itham ediyorum. kendisi böyle bir ithamı kesinlikle kabul etmiyor. gerçi ben bu inkarı anlıyorum: türkiye'deki selefilerin yüzde 90'ı "ben selefiyim" demezler; kendilerini ehl-i sünnet gibi göstermeye çalışırlar. ya hanefi olurlar, ya hanbeli olurlar, ya buna benzer bir şey... (ibn-i teymiyye de böyle yapmıştır.)

    pekala, yakından bakalım o zaman: yazar burada,
    - ehl-i sünnet'in dört hak mezhebini buruşturup atıyor.
    - en temel hadis kitaplarını karalıyor.
    - tasavvufu zaten hikaye demeye getiriyor.
    - imam-ı rabbani'yi, imam-ı gazali'yi bir kaşık suda boğuyor,
    - zorlasan muhiddin-i arabi'ye kafir demeye kadar varacak iş...

    bu nasıl ehl-i sünnet olmak?...

    3) gelelim zurnanın zırt dediği yere...

    "raviler yalancı"
    "muhaddisler aslında dediklerine kendileri inanmıyor"
    "alimler de hata yapabilir"
    "dört mezhebin her dediğine bakma sen"
    "mutasavvıflar zaten tırıvırı"

    ee, geriye ne kaldı? metalmilitan gibi bazı ehli sünnet karşıtı - benim selefi diye genellediğim - çağdaş reformistlerin iddiaları... onları doğrulamak için, bütün bir el-i sünnet tarihini kaldır çöpe at... bütün bir islam tarihini "şia özentisi" diye karala, iki tane ilahiyatçı selefiyi onların üstüne ko...

    kusura bakmayın da, ben oraya gelmem. hepsini bir yana bırak, al hacer-i mekki'nin "beklenen mehdi'nin alametleri"ni, tek başına delil benim için... yani yadırgayabilirsiniz, şunu bunu diyebilirsiniz, hiç de umurumda olmaz. ben de size derim ki,

    - bir veli ile filozofun farkını bilmeyen kişiden dini öğrenmem ben!

    4) imam-ı rabbani konusunda söylenecek bir şey yok. imam-ı rabbani, ehl-i sünnetin gözünde mehdimisal'dir; geçmişin muhasebecisi ve geleceğin müjdeleyicisi... o ne dediyse, ondan sonrası, onun üzerine kurulur. o, geçmişten neyi aldıysa o alınır, neyi bıraktıysa o bırakılır.

    onun için, ben bu konuyu "sığınmak", "kaçmak", "yenilmek" gibi görmüyorum. isteyen buna nazaran yenilgimi de ilan edebilir, hiç sorun etmem. fakat ben şuna inanırım ki, sağı ve solu binbir hurafeye de bulansa, islam içinde "korunmuş" ve "tertemiz kalmış" ince bir yol vardır. o da imam-ı rabbani'nin temsil ettiği, ehl-i sünnet çizgisinin büyük velilerinin sözcüsü olduğu yoldur.

    gerisi umurumda bile değildir. yok adnan oktar şunu demiş, mustafa islamoğlu bunu demiş... bana ne canım onlardan?...

    .....

    her neyse, ben artık ugün mü olur yarın mı, başka gün mü bilmiyorum ama, bu konuda söyleyeceklerime burada noktayı koyup,ikinci başlığa geçmek istiyorum;

    (bkz: geleneksel islam da nüzuli isa ve gerçekler/#16925996)
    0 ...