(bkz: #17275544) (bkz: #17275551) (bkz: #17275555) (bkz: #17275558) (bkz: #17275568) (bkz: #17275579) (bkz: #17275597) (bkz: #17275603)bu kısım saygı uyandırıcıdır. burada metalmilitan'ın asli kaynaklar üzerindeki yoğun dini bilgisini görüyoruz. açıkça söyleyeyim: en bu alanda kendisine rakip değilim. ben burada geçen ravi isimlerinn hiçbirini bilmem, onlrın kişiliklerini bilmem, iman şekillerini bilmem...
bununla birlikte, yazarın muhakeme usulüne itiraz edebilirim. çünkü o birtakım teknik bilgiler seriyor gözümüzün önüne, bunlar üzerinde kendince muhakeme yürütüyor ve bu muhakemesiyle bizi kendi fikrine ikna etmeye çalışıyor. oysa yaptığı şey, biraz uzaktan baktığın zaman, hiç de kolay ikna edici bir şey değil... şöyle anlatayım:
mehdilikle ilgili hadisleri, onların da bir bölümünü topluyor. bu hadislerin ravilerini tek tek ele alıyor ve bunların herbirinin de güvenilir kimseler olmaktan uzak olduğunu iddia ediyor... iddiasını doğru kabul ettiğimiz takdirde şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor:
- birbiriyle alakasız, belki hiç birbirini tanımayan ve hepsi de bazı noktalardan güvenilmez olan onlarca adam, bir köşeye çekilip aynı konuda aynı "yalan"ı uyduruyorlar... yani mehdilik konusu aslında yok; ama birbiriyle alakasız onlarca adam, bilmem hangi ortak maksat veya menfaate binaen, bu konuda oturup hadis uyduruyorlar ve daha kötüsü, bu uydurdukları hadisleri, en büyük hadis alimlerine kabul ettiriyorlar, onları da kötü emellerine alet ediyorlar.
kusura bakmayın da allame-i cihan olsanız, beni böyle bir fikre ikna edemezsiniz. mehdilik konusunda onlarca hadis var mıdır? vardır. bu hadisler, en güvenilir hadis kitaplarının 4'ünde ismiyle geçmekte midir? geçmektedir. bütün ehl-i sünnet mezhepleri, bu hadisler ve onların bahsettiği mehdilik konusunun hak olduğunda, ister asli kaynaklar yoluyla olsun, ister tali kaynaklar yoluyla olsun, ittifak etmişler midir? etmişlerdir.
eee? geriye ne kalıyor? bütün bunları yalanlamak ve yok saymak o kadar kolay mı? isterseniz sabahlara kadar kitaplar üzerinden kalkmayın, bu var olan şeyleri değiştiremezsiniz. yapabileceğiniz tek şey, bu değiştiremeyeceğiniz gerçeklerin altına, çirkin ve yakışıkız maksatlar izafe etmektir; zaten de onu yapıyorsunuz... oysa bu "güvenilmez" denilen adamların hepsi, sözlerini en güvenilir hadis kaynaklarına, yani sahabilere dayandırıyorlar, onlardan alıyorlar.
yazarın kendisinin de itiraf ettiği gibi, mehdi konusunda onlarca hadis vardır ve bunlar kütüb-ü sitte'de geçmekte, ehl-i sünnet mezhepleri arasında da kabul görmektedir. ehl-i sünnet içinde mehdiliğin olup olmadığı knusunda bir tartışma yoktur. bu gerçeğe saldıranlar, bir kısım selefilerdir. yazar, kendisinin bunlardan olmadığını söylüyor; ben tabii bunları kendi içine dallara ayırmadan, ehl-i sünnet kaynaklarına saldıranların tümüne "selefi vehhabi" diyorum. oysa bunlar bir çok gruptur: mezhepsizler, mealciler, reformcular, vesaire vesaire... ben yazara kibarlık olsun diye "mezhepsiz" değil, "selefi görüşler taşıyor" diyorum...
olayı başka bir yere de götürebilirim: diyelim ki yazar, bütün iddialarında haklıdır. yani bu mehdilik konusu, öncelikle şia tarafından uydurulmuş, daha sonra onlardan görerek ehl-i sünet alimleri tarafından benimsenmiş olsun... öyle bir şey yok ama, diyelim ki öyle olsun...iyi de bu durumda da ben yazar gibi düşünmem ki... kimin gibi düşünürüm, biliyor musunuz? imam-ı rabbani gibi; ona uyarım...
burada ne demek istediğimi, bu konularda benden daha yetkin olan yazar çok iyi anlayacaktır. şu demektir bu: hadis kitaplarındaki mehdilikle ilgili bütün hadisleri çıkarın... bu konuda ehl-i sünnet geleneği içinde yazılmış olan bütün eserleri de kaldırıp atın... mehdilik konusunun şimdiye kadar sadece şia arasında geçtiğini, ehl-i sünnette hiç gemediğini farzedin...
bu takdirde bile, imam-ı rabbani gibi bir adam gelip, "ahir zaman mehdisi vardır ve gelecektir" derse, benim için tartışma biter. o var diyorsa vardır.
bakın, ne kadar aşağılara indim, ne kadar aşağıdan tuttum konuyu... aslında bunu yapmamın sebebi var: selefiler veya islama dıştan bakanlar zannediyorlar ki, islam, "biri bir yalan uydurmuş, herkes ona inanmış" dinidir. yok böyle bir şey... islam, her adıma yenilenen ve yeniden doğrulanan bir dindir. çevreinde binbir hurafe türeyebilir; fakat onun bir ana güzergahı vardır ki, oraya yalanın zerresi giremez, gölgesi düşemez.
bunu da ehl-i sünnet bağlıları ve tasavvuf yolcuları dışında hiç kimse anlayamaz. çünkü onlar için allah, dünya işleriyle alakayı kesmiş hayali bir varlık, kur'an da 1400 sene öncesinde kalmış bir faideli kitaptır. tekrar ediyorum: yok böyle bir şey...