müthiş ifadeleri bulunan harika roman. ebebi yönü öyle kuvvetli ki, şu an mesela bazı yerlerini hızlı okudum sanki, az daha yavaş okusaydım ve cümlelerin üzerinde daha fazla mı düşünseydim demekten kendimi alamıyorum mesela. yer yer kurduğu cümleler bünyede balyoz etkisi yaratabilir.
özetle tam da üstad'a yakışır bir kitaptır. hani mesela kitabı yazarını bilmeden okusanız tahmin edersiniz müellifinin kim olduğunu. muhteşem uslup burda da kendini gösteriyor. naci'nin gel gitlerde dolaşan hayatı, belma'ya olan sadece tutkudan oluşan aşkı, hatçe'de farklı bir hayatı tanıyışı, kendine gelişi, mine'de ise kendisi ve toplum adına çeşitli çıkarımlarda bulunması mükemmel anlatılmış. islam'a bakış açıcı üzerinde fazlasıyla durmuş mesela. zamanında dinin nasıl göründüğünü, sırf tezinin konusu yüzünden üniversitede reddedilen naci'nin mücadelesini, basının pis anlayışını gözler önüne seriyor. annesi ve hüsmen ağa'nın ona verdiği akıllar, nasihatler harika.. sonunda çalkalantılı ruh dünyası dindiğinde kendi yolunu çizdiğinde öylesine dik duruyor ki her şeye, herkese karşı..
daha önceden fikrini belirtmiş olan bir yazar arkadaşa katılıor ve üstad keşke başka romnalar da yazsaymış diyorum..
kitaptan bir paragraf;
"dünya çapında heykeltraş roden e heykellerini nasıl yaptığı, yaparken ne düşündüğü sorulur.
cevap: ben heykelimi yaparken, onu mermer içine gömülü hazır bir vücut gibi hayal ederim. adeta mermerde gizli heykelin üzerindeki moloz tabakasını soyarım ve eserimi meydana çıkarırım..
roden in bu tarifinde üstün idrak metodu, vecd anlayışında toplanıyor ve bildiğini, anladığını sanmaya karşı gerçek bilme vrupa anlamayı kabuktan icerilerde arama ve inandiktan sonra bulma cehdine yol veriyor.
işte tüm mesele; nur topu i̇slâmı asırlar boyunca üzerine yığılan küf, pas ve moloz tabakalarindan sıyırıp ortaya koyma davası..
ve onun aslında dışarıdan hiçbir şeye muhtaç olmadığını kestirme şuuru .."