şimdi burada, tipik bir selefi demogojisi görüyoruz. demogoji nedir? kelimelerin gelişinden gidişinden sahte manalar çıkarmak ve hakaikati bayıltıp ırzına geçerek, sanki hakikate benzer bir şey söylemektir. selefilerin en büyük sanatı budur. eski yunan sofistlerinden sonra, tarihin kaydettiği en büyük demogoglardan biridir selefiler.
şimdi arkadaş, ne alaka falan der, ben selefi değilim der. onun kalbini bilemiyoruz. ben ileri sürdüğü fikirlere bakarak konuşuyorum. bir fikir eğer demogoji metodunu kullanarak ehl-i sünnet itikadının temellerine saldırıyorsa, ben ona selefi derim; isterse yok değilim desin... tıpkı "yumurtlayan her canlı, dişidir" gibi bir şey bu; kendisi isterse ben değilim desin...
selefilerin, ehl-i sünnetin temellerine saldırmaktan başka hiçbir işi, görevi, mesleği, yolu yoktur. onların 7/24 yaptıkları şey budur. nitekim burada mehdilik meselesinin seçilmesi de tesadüf değildir. bu mesele, ehl-i sünnetin dört hak mezhebinin tümünün üzerinde ittifak ettiği bir konudur. füruat (ayrıntı) değil, itikattır.(temel)
yalnız burada bir ince husus var: mehdilik konusu, "müphem" bir konudur. yani apaçık tayin edilmemiş ve herkese bildirilmemiştir. müteşabih (sembolik ifadelerle verilmiştir; çünkü geleceğe dair bir haberdir. burada selefilerin asıl yapmak istediği de, allah resulü'nün geceğe dair haber verebileceği itikadını yıkmaktır; mehdilik konusu bunun bir aletidir. ama çömezleri bilmez bu "asıl amaç"ı; şeflerinin nasıl yaptığını bu işi, yeri gelirse isim vererek anlatırım. şunu bilelim:
- ingiliz işgali altında ortaya çıkmış bedevi milliyetçiliğinin entel boyutunu temsil eden selefilerin asıl amacı, allah resulü'nün peygamberlik vasıflarını budamak, onu arap milliyetçiliği için gerekli sıradan bir filozof ve kabile şefine çevirmektir. evet, onun önderliğini kabul ederler; ama eski bir arap filozofu ve lideri gibisinden...
ben şimdi girizgahı kısa tutayım da buradaki demogojileri tek tek göstereyim istereniz:
1. mehdi kelimesinin sözlük anlamı: evet, bunu bulmakta haklıdırlar, ama bu mehdi olmadığı anlamına mı gelir? aynı mantıkla peygamber (veya nebi) "haberci" demektir. o zaman her "haberci" peygamber sayılır. postacılar, gazeteciler, çeşitli haber siteleri, hatta dedikoducu mahalle kadınları... oldu mu? mantık olarak evet, onların mantığına uygun; ama gerçek öyle mi? (aynı demogoji mantığına uygun örnekleri çoğaltmama gerek var mı?)
2. islam'dan önceki kavimlerin kurtarıcı beklentisi: bu sadece yahudilikte değil, hemen hemen tüm eski medeniyetlerde vardır. ancak bu konunun mehdi bahsi ile alakası yoktur. bu "son peygamber" beklentisidir. her kavme gelen peygamber, "son peygamber"i müjdelemiştir. ve insanlık içinde böyle bir beklenti oluşmuştur. (aynı şekilde kıyamet haberi de verilmiştir her kavme, o da mı oradan geldi?)yahudilikteki konu ise biraz bundan farklıdır: o "mesih"in haberidir.
bunların hiçbirinin mehdilikle bir ilgisi yoktur. mehdilik, tamamen islam ümmetine verilmiş bir haberdir.
3. mehdilik konusunun şiadan gelmesi: doğru değildir. ehl-i sünnet, kendi kaynaklarında sahih olmayan hiçbir şeyi şiadan almamıştır. doğrusu, mehdilikle ilgili haberlerin ehl-i sünnet ve şiada ortak olmasıdır. bu da konunun gerçekliğine ayrıca bir delildir. bu, ilk müslümanlar arasında bilinen bir konu olduğu için, ilk ayrılıklar içinde de mehdi inancı yer etmiştir. tam aksine, mehdinin olmadığı görüşü sonradan uydurulmuştur. hatta o kadar sonradan ki, bu kadar olur.
4. ehl-i sünnet kaynakalrında mehdiliğin geçmemesi: doğru değildir. kütüb-ü sittenin ilk iki kitabında (buhari, müslim) mehdi ismen geçmez, konu olarak "meryem oğlu isa" ve "deccal" ile birlikte tabii ki geçer. "kahtani", "imam" veya "halife" olarak bahsedilir. kütüb-ü sitte'nin diğer dört kitabnda ise (Nesai, Tirmizi, Ebu Davud, ibn-i Mace) ismi ve cismiyle geçer.
bunlar yetmz mi? nerede geçtiklerini de göstereyim mi? söylediğim yeterli olmazsa onu da yaparım. yalnız konu fazla uzar diye kesiyorum. itiraz eden olursa, aynen aktarırım...
bunun dışında dört hak mezhepte de geçer. diyelim ki, şu dendi, bu dendi, hepsine mazeret bulundu... buyurun apaçk örnek, imam-ı azam'da geçer, yetmez mi:
--spoiler--
Deccal'in ve Yecüc'ün çıkması, Güneşin batıdan doğması, isa (as)'ın gökten inmesi ve sahih haberlerin getirdiği diğer kıyamet alametleri haktır ve olacaklardır. Kıyametin büyük alametlerinden daha başkaları da vardır. Örneğin Mehdi (as)'ın gelmesi gibi. Bütün bu olaylar sahih haberlerin getirip söylediği gibi haktırlar ve gerçekleşeceklerdir. (Fıkhı Ekber Tercümesi, imamı Azam Ebu Hanife, Hazırlayan Ali Rıza Kaşeli, s. 99)
--spoiler--
yani hazret-i isa'nın nüzulü, ehl-i sünnet kaynalarının tümünde tartışmasız geçer. mehdi ise bazılarında ismen geçer, bazılarında tarif yolu ile...
.........
bugünlük bu kadar ehl-i sünnet dersi yeter mi? diğer konulara daha sonra bakacağım...