mavi bir eteğim, mavi bir hırkam ve mavi bir bluzum vardı. renkleri hemen hemen aynıydı. benim nasıl bir algım varsa, kıyafet kombininden anladığım aynı renkleri giymekten ibaretti. bu kombine kafayı takmıştım ve istisnasız her gün aynı kıyafeti giyerdim. eğer kirlide ise, dışarı çıkmazdım. yıkanıp kurumasını bekler, yine aynı kıyafetleri giyerdim. annem farklı bir şey giyineyim diye bunları ütülemezdi bazen. zira yıkamayınca, kokana dek dışarı çıkmazdım. sonunda yıkamak zorunda kalırdı. sırf bu kıyafetler yüzünden ütü yapmayı öğrenmiştim. üşenmez, ütülerdim. sonunda ne mi oldu?
uykuda olduğum bir zamanda annem bu kıyafetlerimden ikisini makasla parçaladı. sonra tüm gaddarlığı ile başucuma koydu. sabah uyandığımda masmavi bir yığınla karşılaştım. avazım çıktığı kadar bağırdım, kanepeyi tekmeledim. yastıkları fırlattım. annem takmadı tabi. bir hafta depresyona girdim. evden dışarı çıkmadım. sonra sike sike çıktım tabi. hala da kızgınım anneme. o maviler yırtılmayacaktı! işin garibi nasıl bir travma oluştuysa bünyede, o gün bugündür mavi rengi sevmem ve kullanmam.