1991 - 2002 yılları arasında akıl almaz insanlık suçlarının işlendiği bir iç savaş yaşamış olan ve 17 Kasım'da başkanlık ve parlamento seçimlerine hazırlanan ülke.
Diğer ülkelerde yaşanan iç savaşlardan farklı tarafı ise bu olaylardan uluslararası karar mekanizmalarında etkin rol alan büyük kadın örgütlenmeleriyle çıkmış olmaları. Çünkü yaşanan korkunç olayların en büyük mağdurları kadınlar ve kız çocukları.
Bir savaş yöntemi olarak tecavüz edilen, cinsel organları sopa, şişe ve silahlarla parçalanan kadınların çoğu bu işkencelere dayanamayıp öldü. Tüm bu kötü durumlara karşı seslerini yükselten kadın örgütleri ülkenin demokratik yapılanması içinde en etkili sivil toplum örgütlerine dönüşmüş durumdalar.
Ülkedeki savaşın sebebi ne etnik ne ideolojik ayrımcılığa dayanıyordu. Elmas kaynaklarını ele geçirme açgözlülüğü savaşın en önemli nedeniydi. Ülkedeki şiddeti hem ordu hem de Birleşik Devrimci Cephe (RUF) tırmandırıyordu. RUF, eğitim ve silah desteğini Liberya Ulusal Yurtsever Cephesi Lideri Charles Taylor'dan alıyordu. Bu desteğin karşılığı ise elmas olarak ödeniyordu. Sierra Leone'de iç savaş sırasında canlı canlı mezara gömmeler, tecavüzler, el ve ayak kesmeler yaşandı ve kan oluk oluk aktı. 11 yılda 50 binden fazla kişi ölürken, 10 bin kişi el ve ayakları palayla kesildiği için sakat kaldı. Savaşın sonunda 4.500 çocuk ailesinden alınarak silahlandırılıp uyuşturucuyla savaşın failleri ve mağdurları arasında yerini aldı.
Bu öyle bir dönemdi ki anne ve babalar hem çocuklarının hayatı için korkarlarken hem de kendi hayatları için çocuklarından korkuyorlardı. Bu dönemde bölgede diğer ülkelerdeki kadınlarla da koordinasyon içinde hareket eden yerel kadın örgütleri, zaman içinde hem barışın hem de sonrasında sağlanmaya çalışılan istikrarın yerel ve uluslararası yıldızları oldular. Kadınlar, savaş sürecinde üs olarak Hristiyan kuruluşlarını ve müslüman camilerini kullandılar.
Mano Nehri Kadın Barış Ağı (Marwopnet) uluslararası kadın örgütlerinin Sierra Leone'deki öncüsüydü. Yaptıkları yoğun çalışmalar sonucu barışın sağlanmasına ön ayak oldular. Bundan sonra da elde ettikleri olumlu sonuçlar nedeniyle Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu'nda delege statüsü kazandılar.