Epiktetos'un dediği gibi; "Hayattaki olaylar öyle olduğu için öyledir. içerisinde mutluluk veya üzüntü barındırmazlar. insana mutluluk veya üzüntü veren şeyler sizin olaylara bakış açınız ve onu algılayış şeklinizdir." Tam olarak böyle değildi söz ama hatırladığım kadarıyla buna çok benzerdi.
geçen gün nat geo izliyordum. aslanların afrikada avlanma taktikleriyle ilgiliydi yayın. gruptan bir tane hamile ceylanı ayırıp kıstırdılar ve takibi hayvan zaten hamile olduğu için fazla koşamadı ve yıkıldı. bütün vücuduna farklı farklı diş atan 5-10 tane aslanın hücmüna uğrarken ceylanın baktığı yer benim çok ilginç hissetmeme sebep oldu. ceylan büyük acılar içerisindeydi muhtemelen ve ölürken baktığı yer kameraydı, yani çekim ekibine bakıyordu. belki yardım istiyordu üzücü gözleriyle, belki birşeyler anlatmak istiyordu. ama hiç aksatmadan, aslanlar onu ve karnındaki çocuğunu canlı canlı parçalarken gözlerini birkaç kez de kırparak kameraya bakmaya devam etti...
ne hissedeceğimi bilemedim çünkü düzen böyleydi. düzen adil değildi, kaotik bir dengenin ürünüydü. olan sadece oluyordu, inanılmaz acılar da buna dahil. "show must go on" dediği gibi freddy'nin şov her şeye rağmen devam edecekti. aslan için büyük bir eğlence olan şey ceylanlar için inanılmaz bir çöküntüydü.
sonra anladım tabiki. doğru ya da yanlış diye bir şey aslında yoktu. doğruyu ve yanlışı biz birkaç toplumsal norma isim vererek anlamlandırmaya çalışıyorduk sadece. her gün doğayı mahvediyorlar diye çığırtanlara karşı söylenecek tek söz vardı, bizler doğanın kendisiyiz zaten. bizim bu hale gelmemize izin veren doğanın kendisiydi şimdi ona zarar veren de bizsek eğer doğa bizi de silkeleyip atacak belki bir gün. bir amaç olduğu için değil, öyle olduğu için öyle. kabul etmesi zor belki, insanı tatmin etmiyor belki o da doğru... ama öyle...