Telefonda genç bir yazar var. Yeni çıkan kitabını bana yollamak istiyor. Adres soruyor. Adresi aldıktan sonra konuşmaya devam ediyor; "Eğer kitabım hakkında yazarsanız, lütfen yazınızın bir kopyasını da yayınevine yollayın!" diyor. "O niye?" diye soruyorum. Biraz da ıkınarak, "Yayınevi yazınızı beğenirse size telif ücreti ödeyecek!" diyor. Sinirle telefonu kapatıyorum.
Birkaç gün sonra, düzenli olarak kitap tanıtma yazıları yazan bir arkadaşımla gezerken yeni kurulmuş bir yayınevinin yöneticisi ile karşılaşıyoruz. Heyecanla daha yeni matbaadan çıkmış kitaplarını bize gösteriyor. Arkadaşımdan beğendiği bir tanesini tanıtmasını rica ediyor ve ekliyor "Tabii uygun bir telif ücreti de ödeyeceğiz!"
Arkadaşım, kıpkırmızı suratla, "Ne demek istiyorsun! Ben zaten yazılarımın karşılığında gazeteden telif ücreti alıyorum. Bu ne demek oluyor!" diye kükrüyor. Editör arkadaşımız, bıyık altından cahilliğimize gülüyor. "Bilmiyorsunuz herhalde" diyor, "Belli başlı bütün yayınevleri yazdırdıkları tanıtma yazıları karşılığında yazarlara telif ücreti ödüyor. Bunda kızacak ne var ki!..." Sonra da kimin kaç lira telif ücreti aldığından söz ediyor. Ünlü bir eleştirmenin en yüksek ücreti aldığını söylüyor. Bu eleştirmenimiz 500 YTL alıyormuş. Gazetecilikten kitap tanıtmacılığına geçen bir kadın yazar da 400 YTL. Taban fiyatın 50 YTL olduğunu ekliyor. Yeni başlayanlara bu kadar veriliyormuş.
Abarttığını düşünüyoruz. Gülüp geçiyoruz. Acı gerçekle karşılaşmamız on beş gün sonra bir kitap ekinde yayınlanan yazı ile oluyor. Arkadaşıma önerilen ve onun "telif ücreti teklifi" nedeniyle reddettiği kitap hakkında bir yazı yayınlanmış. Yazarı da, o ünlü eleştirmen. Eleştirmenimizin hemen hiç yazmadığı bir konuda bir kitap. Birden ilgi alanına girmiş ve tam iki sayfalık bir yazı döşenmiş. Övmüyor, ama yermiyor da.
Ben olanca iyi niyetimle hâlâ bunun bir tesadüf olması gerektiğini düşünüyorum.
Bir gazeteci arkadaşımla sohbet ederken konudan söz ediyorum. O işin ahlaki yanına, yayınevlerinin bedeli karşılığı kitapları hakkında yazı yazdırmasına değil de tarife sorununa takılıyor. Bu konuyu haberleştirmek, eğer doğru ise kimin kaç lira aldığını açıkça yazmak istiyor. Birkaç gün içinde de, gerçek bilgilere ulaşıyor, yayıncı arkadaşımızdan duyduğumuzun aynısı.
Her yıl ülkemizde 20.000 civarında kitap yayınlanıyor. Bunların en az 6.000'i edebiyatla, sanatla ilgili. Ama kitap tanıtma yazısı yazan yazar sayısı çok az. Üstelik kitap ekleri hemen herkesin yazısını yayınlamıyor. Doğal olarak itibar ettikleri, yazı kalitesine güvendikleri yazarlar var. Bir kitap hakkında yazılmışlarsa öncelikle onların yazılarını basıyorlar. Böyle olunca da yayınevleri kendi kitapları hakkında yazılmasını özendirmek için belirli bir ücret ödüyorlar. Üstelik gazeteci arkadaşımın öğrendiğine göre, bu iş yıllardır sürüyormuş. Üşenmemiş, bazı kitap eklerinin yöneticilerine de sormuş, onların böyle bir işleyişten haberleri yokmuş, "Biz yayınlanacak yazının kalitesine bakarız, yayınlanabilecek düzeyde olursa yayınlarız ve telif ücretini de öderiz. Yazıyı yazanın kitabını tanıttığı yayınevi ile ilişkisine ise karışmayız, zaten böyle bir ilişkiden haberimiz olması olanaksız" demişler.
Benzer mekanizmalar zamanında resim ve müzikte de görülmüş. "Bedeli karşılığı yazı yazdırmanın" özellikle resim sanatına çok kötü etkisi olduğunu, bu uygulama sonucunda Türkiye'de resim eleştirisinin kalmadığı söyleniyor.
Bedeli karşılığı tanıtma yazısı yazdırmanın ahlaki boyutunun çok önemli olduğunu, eleştirmenle yayınevi arasındaki böyle bir ilişkinin süreç içinde daha tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini, hatta o tür için bir çürüme işareti sayılabileceğini söylemeliyiz. Öte yandan bu olgu yıllardır, "Türkiye'de edebiyat eleştirisi yok!" deyip buna gerekçeler bulmaya çalışanlar için de tartışmaya yeni bir boyut katıyor.
Böyle bir mekanizma varken eleştiri yazmak mümkün müdür? Bedeli karşılığı yazılan bir yazıda eleştirmen "gerçekten" eleştiri yapabilir mi? Cevabımız açık ve net; Hayır.
Eleştirmenle yayınevi arasında maddi ya da manevi bir ilişki varsa o eleştirmenden adilane bir kitap eleştirisi bekleyemezsiniz. Eleştirmenler, kitap tanıtma yazarlarının yazdıkları yazılara karşılık olarak bir ücret, bir bedel alabilecekleri tek yer o yazıları yayınlattıkları dergiler, gazetelerdir. Bunun dışında bir yerden bir ücret geliyorsa bunun adı "telif" değildir. "Rüşvet"tir.