yirmi yıl önce bu dünyadan gitmiş bir dosta yazılan mektuptur.
sevgili dostum,
nasılsın diye sormayacağım çünkü nasıl olduğunu az çok tahmin edebiliyorum. arafta kalmanın ne demek olduğunu senin kadar bilemem elbet ama beni soracak olursan senden farksız sayılmam. sen gittiğinden beri insanlar daha bir garipleşti!
teknoloji öyle boyutlara geldi ki, inanamazsın. artık kimse kimseye mektup yazmıyor, tebrik kartı da atmıyor, onlar mazide kaldı.
onun yerine e-mail diye bir şey kullanıyoruz, he bir de cep telefonu icat ettiler, artık insanların birbirine ulaşması çok basitleşti. istedikleri zaman istedikleri yerden birbirlerini arabiliyorlar ve mesaj atabiliyorlar. kimse kimseden kaçamıyor anlıyacağın. haklısın, bunların hiçbiri mektup yazarken kalemimizden dökülen kelimelerin samimiyetini ve sıcaklığını hissettirmiyor ama dedim ya teknoloji...
insanların hayatını o kadar kolaylaştırdıki artık zamanımız öyle ilkel şeylere vakit ayıramayacak kadar kıymetli.
onun yerine daha önemli işlerimiz var çalışmak ve daha fazla çalışmak daha fazla para kazanmak ve teknolojiyi icat edenlerin bizim için icat ettiklerini satın almak zorundayız almalıyız ki, onlar daha da zengin olsun.
kızma, haklısın, bize kazandırdıkları kaybettirdiklerinden daha fazla ama üzgünüm dostum biz artık eskisi gibi olamayız.
maneviyat da neymiş? samimiyet, bunlar lugatımızdan çıkalı çok oldu. aşklar da eskisi gibi değil, onlarda bir samimiyetsiz artık. araya hep hırslarımız girdi. eskiden olduğu gibi güvercin ürkekliğinde aşklarımız yok bizim.
değişmeyen ne var dersen, değişmeyen tek şey; emekliler-memurlar-işçilerin durumu. onlar bıraktığın gibi hala ağlanmaya devam ediyor. mevzu hep aynı tabi maaşlara zam... hee zam demişken zamlar da değişmedi, daha da artarak ve artarak devam ediyor. benzin 5 liraya dayandı desem inanır mısın? tepki mi? yok dostum ne tepkisi halimizden memnunuz çok şükür hala arabalarımıza binmeye devam ediyoruz, satın almaya da. unutmadan terör de hala devam ediyor ama merak etme amerika bize etkin istihbarat paylaşımı sağlıyor. ne hikmetse daha fazla insanımız ölmeye devam ediyor. değişmeyenler bunlar, aşinasın zaten aynı şeyler yıllardır.
biliyor musun? artık perihan abla, bizimkiler gibi diziler yapmıyorlar. bir de süper baba vardı onu sen göremedin ama görmeni çok isterdim o da o zamanlar izlediğimiz diziler gibi gerçekçi, samimi ve bizdendi. son bölümüne kadar izledim merak etme sırf ilerde sana anlatabilmek için. artık dizilerde herkes villarda yaşıyor, herkesin uşağı var son model arabalarda geziyorlar, bir de kimin kimi götürdüğü belli değil. inanamazsın, insanlar gerçek hayatı dizi, dizileri de gerçek hayatla karıştırmaya başladı.
he unutmadan saddamla, kaddafiyi devirdiler. kim mi yaptı? güldürme lan beni.