din dersinde mastürbasyon çeken ilkokullu kız

entry8 galeri
    1.
  1. selam.

    rüyasında zemheri satırlarla kutsandı benliği,
    bir şato dolusu kadavraydı sözleri,
    ve bir yürek satın almıştı;
    bir ürkek militan kadardı gözleri
    ruhundaki sübyanları iğfal eder öyle giderdi,
    aslında masumdu masallara satılmış göçleri...

    bu anımı sizlere bu liriklerimle tasvir etmek istedim.
    merhaba,
    ben pembe tolga

    yıllar yıllar önceydi... o yıllarda henüz olgun bir erkek poposu ebatlarında, power rangers'taki pembe rangersın en büyük mental sponsoru, liberalizmin en yürekli teessüfçüsüydüm. mini mini tatlı bir çocuk, ülkenin geleceğine dair pespembe umutlar saçan yavuz tebessümlerin en masum sübyanıydım. siz deyin "9 yaşında", ben diyeyim "11 yaşında" mahiyetli bir ilkokul öğrencisiydim.

    eğitim ihtiyacımı hobi olarak devlet okullarında gidermeyi yeğliyordum. fakirsel yerleşim bölgelerinin içerisine inşa edilen bu eski ve niteliksiz meskenlerde eğitim almazsam babama öleceğimi beyan ediyor, gözyaşlarıma dayanamayan babişkom da beni devlet okullarına yazdırarak gönlümü hoş etmek zorunda kalıyordu. hay gıdısını yediğim babam ne çok sever beni ya...

    muayyen günlerime mukabil huzuruma diyecek yoktu. eğitimlerini devlet okulunda sürdüren fakir akranlarım içten içe gücenmesin diye, kendimi okula en eski helikopterimizle bıraktırarak henüz o yaşta bile ne kadar duyarlı bir insan olacağımın sinyallerini veriyordum.
    mamafih, tüm bu duyarlılığım ayakta alkışlanması gerekirken birtakım fakir akranlarım tarafından nefret tohumlarıyla karşılaştığım da oluyordu. hiç unutmam bir cuma günü istiklal marşı sonrası öğrenciler dağılırken, otoparktaki helikopterimizin pervanesinin altına cam parçacıkları yerleştirildiğine şahit olmuştum. sanırım otomobillerin lastiklerini patlattıkları gibi cam parçacıklarıyla da helikopterimizin pervanelerini patlatmayı planlamış olmalıydılar. ah müphem garibanlık işte... kıskançlıkla müteharrik dimağları nasıl da galeyana geliyordu. kahkaha atmaktan kendimi alamamıştım. bir yandan kahkaha atıyor, diğer yandan da neşelenmeme sebebiyet veren devlet okulumuzun suratına yüzlerce mark çarpıyordum.

    kıskançlık dolu günler birbirini izlerken, nihayet az da olsa nefret dolu repertuvarları tükenmeye başlamıştı. artık beni de aralarına alıyorlar, simiiiit oynarken ben de onların loblarına ayaküstü tekmeler saçabiliyordum. artık ben de beslenme çantamda kokain yerine dilimlenmiş elmalar bulunduruyor, ben de teessüf ettiğim günahkar güruhlarla okul çıkışında dövüşmeye dair tehdit mesajları atıyordum. tanrım artık benim de vücut ısım halk arasında "fakir ısıtıcısı" diye de bilinen odun sobalarıyla düzenleniyordu. devlet okuluna ne de güzel ayak uydurmuştum böyle... utanmasam okula helikopter yerine artık bisikletle gelecektim. utanmasam okulun çatısında golf oynamak yerine ben de bahçede sınıf futbol maçlarına katılacaktım.

    maatteessüf olmadı... her enteresan rüya gibi bu da son buldu. denemiştim oysaki. çabalamıştım fakirsel dostluklar edinmeyi. olamadı işte. serzenişlerin bir tesiri yok artık. heybetli pembe yüreğimi kanattılar bu günah yuvasında.

    haftanın ilk günüydü. o gün okula biraz geç kalmıştım. sınıf kapısını beethoven'ın 9. senfonisini çalarak tıklatıp derse girmiş, ve akabinde öğretmenimizden özür dileyerek sınıfa kabul edilmiştim. din dersindeydik. geç kaldığımdan dolayı sınıfın tek konforlu köşesini benden önce kapmışlardı. yerimi kapan ibnenin yüzüne ne kadar bozuk para çarpsam da ikna edip kaldıramamıştım. ben de çaresizce en arka sırada kıvırcık saçlı dişi öğrencinin yanına oturmak mecburiyetinde kalmıştım. derhal beslenme çantamdan çıkardığım japon anasonunu kızın başından aşağıya dökerek çevreyi steril duruma getirmiş, ve yeni sırama mutsuz da olsa yerleşmiştim.

    henüz aradan dakikalar geçmişti. dişisel kadın bayan öğrenciyi görmemeye çalışsam da sürekli muzırlıklar yaparak dikkatimi dağıtmaya teşebbüs ediyordu. onu görmezden geliyordum. geliyordum çünkü o esnada dini konuların en mühim noktalarını işliyorduk. yalnızca ona teessüf etmekle yetiniyordum. ve tam bu sırada ne göreyim:
    eteğinin altından mastürbasyon çekmeye başlamıştı. yüzündeki korkunç fütursuzlukla gülücükler saçıyor ve mastürbasyon çekiyordu. derhal ayakkabımın tabanıyla onu itmek suretiyle sıramdan fırlatıverdim. ve sınıf bir anda karıştı...

    - örmeniiiiiim örtmeniiiiiiiim! tolgaaaa, neslihan'a vurduuuuuu örtmeniiiiiim! tepişinko diye vurduuu örtmeniiim. neslihan ağlıyoooooooor. hiiiiiiiiiih öğrtmeniiiiiim...

    hayretler içerisindeydim. tanrım ben nereye düşmüştüm böyle?.. bu ahlaksız ve bir o kadar da vefasız sübyanların arasında ne işim vardı? mastürbasyon çeken kız gözyaşları içerisinde öğretmenin yanına koşup iddiaları onaylayarak beni şikayet etti. ve çok geçmeden de öğretmen bana yönelerek seslendi:

    - tolga kalk ayağa. ne biçim erkeksin sen! dersimizin konusundan hiç mi bir şey anlamadın? bu nasıl ahlak evladım söylesene? arkadaşına neden vuruyorsun? üstelik bir kıza vuruyorsun.

    + merhaba öğretmenim, ben pembe tolga. ne olur haddim olmasa da bu içerisine duhul olduğunuz gafletten kurtulmanıza yardımcı olmama müsamaha gösteriniz. farkındayım şu söyleyeceklerimle size sürrealist bir izlenim çizebilirim. fakat söyleyeceklerimin dimağınızda tüm gerçekçiliğiyle tahayyül edilmesi için elimden gelen çabayı sarf edeceğime dair söz veriyorum. velhasıl kelam; bu bahsi geçen "kız" diye nitelendirdiğiniz ucube esasında nefretle bezenmiş bir iblis öğretmenim. çok affedersiniz, fazla teferruata girmeden özetlemem gerekirse az önce mastürbasyon çekerek şu yüce dersimize kulak veren temiz ruhlarımıza adavet sirayet ettiriyordu. çok rica ediyorum şu şeytan bayanın cinsel organını kızgın demirle dağlayıp transplantasyona muhtaç bırakınız.

    - defol git. yarın müdür beyin odasında velini bekliyorum. gidiyorsun bu okuldan.

    bir anda sınıfta mutluluk tesirli çığlıklar boy gösterdi: " hollleeeeeeey tolga gidiyoooooooo oleey. örtmenin sen çok yaşaaa örtmenim sen çok yaşaaa. dinimiz amin oleeey, tolga gidiyooo boholeleleeey..."

    sınıfın kapısına dikilip nefret dolu gözlerimi bu cehaletler mektebine çevirdim. kısa süre düşündükten sonra da önlüğümü havaya kaldırıp "alın size veli" diyerek mpt'yi (minik pembe tolga'yı) sallayarak haka dansı yaptım.

    uzaklaşıyordum vecibeleri yerine getirilmemiş bu günah mabedinden. kaçıyordum toyluğun zaruri zararlarından. üstelik ağlıyordum da bir yandan. babama şikayet edip siktirecektim o fevri öğretmeni. ama haybeyeydi artık her şey... aidiyeti sönmüş masumiyetimi kaybetmiştim artık. ruhumdaki demagogları salmıştım gökyüzüne.
    ağlıyordum. ben ağlıyordum yine...

    daha sonra o okula geri dönüşümü anlatırım sizlere...

    rüyasında zemheri satırlarla kutsandı benliği,
    bir şato dolusu kadavraydı sözleri,
    ve bir yürek satın almıştı;
    bir ürkek militan kadardı gözleri
    ruhundaki sübyanları iğfal eder öyle giderdi,
    aslında masumdu masallara satılmış göçleri...
    13 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük