insanı korkutan, ama türk kızıyla sevişiyorsan her şeye hazırlıklı olmanı hatırlatan bir gerçektir bu kız, ah be kız, yüreğimi bugs bunny gibi zıplatmaya ne gerek vardı?
geçen gün katalanların fakirlere kat alıyoruz yardım kampanyasına katılmış, 26 fakiri eve çıkartıp rekor kırarak türkiye'ye dönmüştüm. aldığım kupamı ailemizin yardım kampanyası ödüllerinin tutulduğu rafa koymuş, teleskop ile karşı komşunun balkondan alt kata işemesini izliyordum, işte tam o sırada çaldı kıymetli zilim;
+ isabel kapıya bak!
- cool bey dün seviştiğiniz hanım gelmiş.
----
+ ayçin?
- cool!
+ niye geldin?
- dün öyle sevdin ki beni, tekrar tekrar sevdiresim geldi.
+ yahu ben bi yediğimi bir daha yemiyorum ayçin.
- lütfen cool, bak tuzlayıp da geldim.
+ of ayçin, gel bakalım.
dedim ve müthiş manzaralı (inanır mısınız? nişantaşı'nda olmama rağmen stamford bridge stadından maç izlemişliğim var, öyle manzara yani) terasıma çıkardım onu, yavaşça düğmelerini çıkarıyor, neden düğmeli şeyler giyiyorsun diye de azarlıyordum onu. ama her düğmesini açtığımda kararıyordu sanki vücudu, biraz daha açınca anlamıştım ki o karanlık birikmiş kıllardan ibaretti. ve son düğmeyi açtığımda o iğrenç manzara ile karşılaşmam uzun sürmemişti;
+ ayçin bu ne?!
- hii dolunay!
+ kebapçı gibi olmuşsun ne bu kıl?
- gitmeliyim cool bırak beni!
+ haydar noldu söyle?
- ne haydar'ı cool sonra anlatırım
+ lan midem kalktı!
bir kurt kadın ile sevişmediğim kalmıştı bu fantezim de gerçekleşti yahu. o değil de cidden kurda dönüştüyse nişantaşı sokakları artık hiç de tekin değil demektir, belediyeye söyleyeyim de zehirlesinler.
