Giden mi, kalan mı, olmak acıdır, acıtır?
3 yıllık ilişkinin ardından geçen zamana rağmen benim için bu kelimenin anlamı, hissettirdikleri, pek değişmemiş. Geçmişe baktığımda ayrılık öncesi dönemde sevgiliyle hep bir soğukluk, kavgalarla dolu bir dönem, huzursuzluk yaşanmış. Ama bu defa, 4 aydır çok mutlu olduğumu sanarken, hiç kavga etmediğimize sevinirken, "nasıl gidiyor?" diye soranlara "iyi gidiyor, birbirimizi seviyoruz" şeklinde cevap verirken bir sabah aslında bütün bunların koca bir yalandan ibaret olduğunu anlamak, bütün ayrılıklardan, bütün acılardan daha sert geldi. çok aldatılmış hissettim kendimi, başkasıyla aldatılmam değildi umrumda olan, benim kendi kendimi aldatılmış olmamdı. "telefonu önce kim kapatacak?" diye inatlaştığım , sinemaya gittiğim, keyifle sohbet ettiğim, bir akşam topluca dışarı çıkıldığında beni yanından ayırmak istemeyen kişinin aslında mutlu olmadığını, gözünün hep dışarda olduğunu, bu ilişkiyi taşıyacak olgunluğa hiçbir zaman sahip olamadığını söylemesi bu yaşıma kadar bana inen en ağır tokattı belki de. Kolunda evleneceğim kadına vereceğimi söylediğim ilk maaşımla aldığım kol saati, yatağımda duran ayıcıklı pembe yastığı, bütün yakınlarımın ne zaman istemeye gidiyoruz sorularının verdiği acı yutkunma duygusu.. Böyle bir ayrılığı asla ama asla öngöremez bir haldeyken bir anda geldi ayrılık.
şimdi o benimle birlikte çekildiği ama bensiz mutlu fotoğraflarıyla sanal alemlerde birilerine kendisini gösterirken, anılarımızı, yaşadıklarımızı dahi hiçe sayarken, artık üzülmüyorum, şaşıramıyorum bile. sadece kızgınım, en çok da kendime kızgınım, bütün herşeyin farkında olmama rağmen devam edecek kadar sevdiğim için, asla mantıklı olamadığım için, yavaş yavaş kendime olan saygımı bile yitirdiğim için. Mantığımın inkar ettiklerine duygularımla pranga vurduğum için kızgınım kendime.
Bundan sonra yazacak bir satırım, söyleyecek bir kelimem yok. söz bitti bende. bunlar da son satırlar bu mevzunun üzerine; eskiden beklerdim, hep kafamda "keşke"ler olurdu, kendimi sorgulardım sonuna kadar. "Acaba yanlış mı düşünüyorum" hep bir polyanna bakışı getirirdim acı bütün gerçeklere inat edercesine. bunların hepsi benim için geride kaldı, neyin ne olduğunu çok iyi biliyorum bu sefer, en ağırıymış "ayrılık" insanı uyandıran demek ki. çok az insan kendisine yapılanlara rağmen bir insanı böyle bir aşkla sevebilir, her gidişinde ardından aynı gözyaşlarını dökebilir, tüm yaptıklarına rağmen ardından hala o mutlu olsun diyebilir ama artık ne bu ilişkinin özel, vazgeçilmez olduğunu, ne de bu sevginin olağanüstülüğünü hissediyorum. Ben sana değil aşkıma sahip çıktım, sana değil sana olan sevgime saygı duydum şimdi sana veda ediyorum ama içimdeki sevdaya olan saygım ölene dek benimle olacak. Senle de hep birlikte olacağız, ne yaşanırsa yaşansın asla ayrılmayacağız, hep bir şekilde birbirimizin hayatında en önemli kişiler olacağız sanırdım. ben elimden geleni yaptım, ama hayatta her şey karşılıklı, ve bundan sonra da beni çok seveni, bana gerçekten değer vereni tercih edeceğim, birini sevip ardından izlemeyi değil.