Atatürkçü Düşünce Kulübü başkanlığı yapmış biri olarak desteklemediğim,chp nin oy potansiyelini arttırmak için yaptırdığı mitinglerden ibarettir. bu mitingler için cumhuriyete sahip çıkma mitingleri denilmesi doğru değildir. çünkü bu mitingler sol görüşe bağlı insanlara hitab eden siyasi mitinglerdir. sağcısından solcusuna milletin her kesiminden insanı kucaklayan bir miting olduğu söylenemez.söylense bile özde değil sözde söylenir. nedenmi? mitinglerde bulunan konuşmacıların büyük bir kısmı değil, hepsi sol görüşlü kısımdır. tamam hadi sol görüşlüde olabilir. ama sol görüşü geçtim o mitinglerdeki konuşmacıların büyük çoğunluğu solun uç isimleridir. türkan saylan adlı kişi hazreti muhammed'e olan saygısızlığı ile bilinir. devlet orkestrasındaki yöneticinin isminin muhammed olmasına alaycı bir şekilde "düşünebiliyormusunuz orkestranın şefi ve ismi muhammed" demiştir. türkan saylan platformdan o milyonları coşturan konuşmasını yaptıktan sonra iner ve sırayı zülfü livaneli'ye bırakır. zülfü livaneli adlı değerli milletvekilimiz ise çoğu kişinin bildiği üzere o meydanlardaki milyonlarca insanın yanında getirdiği al bayrağımızı, yunanistanda yakma eyleminde bulunmuştur. zülfü abimiz kürsüden iner ve bölücü terör örgütü ile bir zamanlar olan yakınlığı ile bilinen Edip Akbayram abimiz konuşmak üzere yerini alır. böyle isimler ordaki milyonları coşturur ve 10. yıl marşı eşliğinde insanlar cumhuriyeti korudukları inancı içerisinde huzurlu bir şekilde evlerine döner. böyle bir konuşma kadrosuna sahip olan mitinge nasıl olurda her kesimden insanın gelmesi beklenilirdiki? orada engin ardıç, erol mütercimler, hulki cevizoğlu gibi liberal isimlerin olmaması nasıl açıklanabilir? oradaki milyonların ülkesini ve bayraklarını korumaya çalıştıkları ve çalışacaklarını biliyorum ama üzgünüm. ordaki insanlar kandırılmıştır.cumhuriyeti korumak mı yoksa belirli bir siyasi görüşün oy potansiyelini arttırmak mı? siyasetçilerimiz gerçekten kurnazlar.
birde şunu düşünün. yılbaşlarında gittiğiniz alışveriş merkezlerinin nasıl olduğunu bilirsiniz. ışıl ışıl olur her taraf. enfes bir süsleme sanatı ve güzel bir görsel şölen. birkaç hafta kalır o süsler ve belirli bir zamandan sonra çıkarılır. düşününki o yılbaşı süslemeleri 365 gün boyunca asılı kaldı ve hiç çıkarılmadı. bir anlamı kalırmı allah aşkına? her gün gördüğünüz bir manzara. ve gelelim bayramlardaki bayrak coşkumuza. milli bayramlarımızda o değerli bayrak evdeki bir dolapdan çıkarılır. ütülenir, özenerek bezenerek asılır balkonlara pencerelere. peki şuanda ne oluyor biliyormusunuz? sokakta birçok evin penceresinde türk bayrağı görüyorum. tarihe bakıyorum sıradan bir 3 haziran günü. belli bir önemi olmayan bir gün. şunu söylemek istiyorumki türk bayrağımıza verdiğimiz değer azalmakta. bayrağımız siyasi bir görüşün sembolü haline geldi. ben o mitinglerdeki insanların eleştirmeye çalıştığı partinin sempatizanı değilim. ama bayrağın yanlış bir şekilde kullanılması beni çok üzüyor. hayatımda ilk defa bir 19 mayıs günü sokaklardaki bayrakları gördüğümde tüylerimin diken diken olmadığını farkettim. neden mi? çünkü bayrağımız her allahın günü pencerelerde, balkonlarda yerini alır hale geldi, sıradanlaştı.insanların miting yapma hakkı tabiki var. her ne kadar bu mitinglerin doğru olarak yapılmadığını savunsamda insanların bu özgürlüğe kesinlikle sahip olduğunu düşünüyorum. benim tek üzüldüğüm nokta bayrağımızın değerini yitirmesidir.umarım bayraklı tepki yerini farklı sembollere bırakır efendim.