aşk şiirleri

entry62 galeri
    10.
  1. ...ve mona roza

    Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara
    Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi
    Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara
    Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi
    Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara
    Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi
    Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara

    Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü
    Ve boğazımı sıktı parmaklar ince uzun
    Günahkar toprağımın saçından bir tel düştü
    Sana ne olmuş Roza, bir derde tutulmuşsun
    Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti
    Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun
    Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü

    Şu şapkayı çıkarıp atıyorum ırmağa
    Her şeyim sizin olsun, hep sizin, kesik başlar
    Rüyasında örümcek başlarsa ağlamaya
    içine gül koyduğum tüfek ölmeye başlar
    Günahını sırtına yüklenen kaplumbağa
    Gibi ölüm önünde özbenliğim yavaşlar
    Öyleyse bu şapkayı atıyorum ırmağa

    Bu erkekler kokuyu kediler gibi alır
    Ve kediler de her gece sürünür yastıklara
    Denizleri bahtiyar eden günler kısalır
    Satılmayan çiçekler zehirli ve kapkara
    Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır
    Bir geyiğin eriyen gözleri düşer kara
    Ve erkekler kokuyu kediler gibi alır

    Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık
    Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi
    Sana da Mona Roza, taşbebeği bıraktık
    Ellerinde kılıçlı balıkların bir dişi
    Senin hatıran kadar büyük, yeni, karanlık
    Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi
    Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık

    Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim
    Ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura
    Tüyüme horozdan çok itimat edeceğim
    itimat edeceğim şu belalı yağmura
    Ruhumu bayrak yapıp ben teslim edeceğim
    Asılmış bir adamın iki eli yağmura
    Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim

    Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni
    Ve bir şehir yaratmak ruhundan Geyve diye
    Parçalanan gemiyi ve yırtılan yelkeni
    Katıvermek sessizce söylenen bir türküye
    Ve sonra bir köşede öldürmek ölmeyeni
    Ve son vermek bu bitmeyen şarkıya
    Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni

    Sana tavus kuşunun içine girdiğini
    En son söz olarak söylemek istiyorum
    içimde tavusların kaybolduğunu
    Bana da bir çift ak kanat kaldığını
    Son, en son söz olarak söylemek istiyorum
    içime girdiğini, tüyünü yolduğumu
    Son, en son söz olarak söylemek istiyorum

    Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara
    Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi
    Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara
    Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi
    Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara
    Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi
    Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara...
    1 ...