konuyu 21. yüzyıl devlet düzenleriyle incelersek, sonuç bu olabilir tabiki.
ama tarih araştırmalarındaki en önemli hususlardan biri de tüm durumlar ve devletleri kendi zamanları içerisinde değerlendirmektir.
istanbul'un yağmalanması denilen olay kişiye göre değişen bir yorumdur.
gaza yapan ordunun komutanı fethedilecek şehrin/devletin hükümdarına mücadeleyi başlatmadan önce 3 defa teslim olması için teklif sunar. bu şartlar dahilinde şehir yağmalanmaz, kimsenin canına ve malına dokunulmaz, aynı zamanda yine aynı yerlerde iskan hakları verilir.
ancak hükümdar kabul etmez ve mücadele etmek isterse gaza yapan ordunun fetih gerçekleştiğinde şehri ganimet için yağma hakkı vardır ve bu süre üç gündür.
fatihte bizans imparatoruna şehri teslim etmesi için 3 kere teklif sunmuş, kabul etmediği için şehir kılıç hakkıyla alınmıştır. fatih, askerin ganimet ihtiyacı için ilk gün yağmayı serbest bırakmış ancak daha fazlasına izin vermeyerek bir buçuk günde yağmayı sonlandırmıştır. Bununla birlikte fetihten sonra şehrin şenlendirilmesi yani canlandırılması adına istanbul halkı (gayri müslimler) geri çağırılmıştır. yine şehir içinde yapılan yağma sınırlandırılmıştı. özellikle tarihi yapılara zarar verilmemesi fatih için önemliydi.
Ayasofya haricindeki diğer kiliselere dokunulmamış ve din serbestliği devam etmiştir. Nitekim fetihten sonrada istanbul'daki patrikhane ortodokslar için merkez olmaya devam etti.
ayasofya'nın cami yapılması da bir gaza örneğidir. Çünkü gaza islamı yaymak için yapılan savaştı.
bu maddeler dahilide söylenebilir ki; gaza klasik dönem osmanlı devlet anlayışının bir ürünüdür.