sokakta yılan, çivilerden yapılmış bir saha ve gazoz kapağının top olarak görev yaptığı tahta bir platformda futbol oynanan, mahalle maçları, mahalle savaşları yapılan ,hali vakti kısmen iyi ailelerin çocuklarının elektrikli trenleri ve konuşan bebekleri olması, hatta barbielerin deli fiyatlara sahip olduğu yıllar.
evlerde mini mekanik, araba yarışları, turbo sakızlardan çıkan arabaların özelliklerinin yarıştırılarak üstün gelenin karşısındakinin elindeki kağıt parçasını kavga dövüş elinden kaptığı bir oyunun var olması, en üstün özelliklere sahip turboarabasının kırmızı lamborgini olması.
meşelerin ve gazoz kapaklarının en büyük zenginliğimiz olduğu yıllar ve plastik bir topun patlamaması için uğraş verdiğimiz, sokakta lastik oynadığımız yıllar.
coca colanın asitli olduğu ve cam şişeden başka bir şişede satışa sunulmadığı yıllar.
sanırım hesap makineli saatlerin çıktığı yıllardı. casio en iyiydi. fotoğraf makineleri henüz renkli filmlere geçmemişti ve herkesin evinde olmayan bir şeydi fotoğraf makinesi. bu günkü gibi skini sallasan fotoğrafçıyım diyen tiplere rastlanmazdı. özel günlerde ya fotoğrafçıya gidilir, ya da fotoğrafçı eve gelirdi.
şehir dışındaki bir akrabanızla konuşacağınız zaman santrale karşı tarafın numarasının yazdırırlıp gün boyu evde aranan kişnin bağlanılmasının beklendiği yıllar.
pazar konserleri ve pazar sinemaları, pazar banyoları, pazar misafirleri.
hayatın uzun ve yaşamın basit olduğunu düşündüğümüz yıllardı. en büyük korkumuz, acımız, istediğimiz dandik oyuncağın alınmamasının olduğu yıllardı.