türbelerle pek içli dışlı olmamış bi insandım, ta ki son güneydoğu turuma kadar. tur boyunca, kendimce garipsediğim sahneler izledim. pek çok peygamber türbesi, saklandıkları mağaralar vs yerler gezdik, insanların şifa vereceğini söyledikleri sulardan içtik, çatladıklarını söyledikleri sabır taşları gördük.
Tüm bunları yaparken içimde garip bir his vardı. 'ne yapıyorum ben burada' sorusunu sorup durdum kendime. etrafımda gözlemlediğim insanlar kendilerinden öyle geçmişlerdi ki, mağaranın her yerine sürtünüp dua etmek nedir, bir taşa bakıp ağlamak nedir, neden yanımızda bidonlarca şifalı dedikleri suyu taşıdık? düşündüm hep. 'olm saçmalama çarpılacaksın' dedim kendime, sonra sustum ve içimde irreti bir şekilde duran hislerimle devam ettim. çünkü yapılan şeyin, o meşhur 'puta tapmak' eyleminden hiç bir farkı yoktu. insanlar aslında ondan kaçtıklarını sanarken, bir şekilde ona itilmişlerdi.
Sonra bu adamı gördüm, okudum izledim. Anlattıklarına, savunduklarına kısmen de olsa hak vermemek mümkün değildi benim açımdan. bize anlatılanlar, inandıklarımız ne kadar doğru ne kadar yanlış, sorgulayıp bulacağız doğru yolumuzu.