evvel zaman içinde yaşlı bir adamla bir yılan dost olmuşlar. yılan adamı sevmiş ve her gün ona bir altın hediye etmeye başlamış. gel zaman git zaman bu böyle devam etmiş. ancak birgün yaşlı adamın oğlu düşünmüş ki madem bu yılan altınların yerini biliyor o halde ben bu yılanı öldüreyim de altınların hepsine ulaşayım diye düşünmüş. ve yılanı takip etmeye başlamış. birgün yılanı saklandığı deliğin başında kıstırmış ve demiş ki "ya altınların yerini söylersin ya da seni burada öldürürüm". yılan oğlanı terslemiş. oğlanda bulduğu bir taşı yılana vurmuş. yılanın kuyruğu kopmuş. can havliyle oğlana saldırmış ve onu öldürmüş.
böylece yaşlı adamla yılanın dostluğu bitmiş. ancak ilerleyen zaman içinde yalnız kalan yaşlı adam yılana gitmiş ve oğlunun yaptığının büyük bir yanlış olduğunu ve ölümü hakettiğini söylemiş. dostluklarının devam etmesini istemiş.
ancak yılan yaşlı adama şu unutulmayan cümleyle durumlarını izah etmiş:
"bende bu kuyruk acısı sende de bu evlat acısı olduğu sürece biz artık senle dost olamayız."