mustafa kemal i reddediyoruz

entry94 galeri video1
    1.
  1. bir araştırmanın paylaşımıdır.

    malum mustafa kemalin zihniyeti arkasında bıraktıklarıyla ülkece uzun yıllar hüküm sürdü, kimi vatandaşımız kendisinin inkılaplarına tabi oldu kimi ise olmadı. bugün bunun tartışmasını yapmak elzemdir, çünkü gerçek tarihimizle yüzleşmenin artık zamanıdır.

    kemalistleri burada yazanlara antitez sunmaya davet ediyorum. sunabilirlerse tabii.

    --spoiler--
    M. Kemal’i red etmemizin sebebi onun içki içmesi veya zina yapması değildir. O ve onun dine uygun olmayan fiillerine iştirak edenler, kendilerine zulmetmişlerdir. Gizli yaptıkları sürece burası bizleri ilgilendirmez. Allah (celle celaluhu) ile aralarında olan bir meseledir.

    Bizim M. Kemal’i red etmemizin nedeni, müslümanlara yaptığı zulümdür…

    Kuran’da müslümanların hangi kanunlar ile yönetileceği Cenab-ı Hakk tarafından bildirilmiştir ve bu kanunlar ile hükmetmeyenlerin kafir olduğu beyan edilmiştir… M. Kemal’in Rabbimizin emirlerini uygulamadan çıkarması, ona itaat etmememizi ve onu red etmemizi gerektiriyor. Bunu keyfimizden yaptığımız söylenemez. Kuran emrettiği için onu red ediyoruz.

    Öte yandan dinimize hakaret etmesi, Kuran için; “Gökten indiği sanılan kitapların dogmaları…” demesi ve daha birçok benzer sözleri de, M. Kemal’i red etmemizin başlıca sebeplerindendir.

    Resulallah (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimiz şöyle buyurdu:

    “Dinleyin ve itaat edin! Üzerinize tâyin olunan vâli/yönetici, başı siyah kuru üzüm gibi Habeş’li bir köle olsa bile, sizin aranızda **Allah’ın kitabını** uyguladığı müddetçe dinleyin ve itaat edin.”

    (Buhârî, Ahkâm 4; Müslim, imâre 37; Nesâî, Bey’at 27)

    **

    Resulallah (sallallahu aleyhi ve sellem) efendimiz şöyle buyurdu:

    “Dikkat edin islam bir dairedir. Döndüğü müddetçe siz de kitapla(Kuran/Sünnet) beraber o dairenin içinde dönünüz. Dikkat edin, kitap ile sultanlık (din ve devlet işleri) birbirinden ayrılacak. Dikkat edin, onlar (bizden olmayanlar olsa gerek) sizin başınıza emir (idareci) olacak. Sizin aleyhinize olan, kendilerinin lehine olan şekilde hükmedecekler. Eğer onları dinlemezseniz sizi öldürecekler, itaat ederseniz sizi sapıtacaklar. Onlara karşı Meryem oğlu isa (aleyhisselam)’ın arkadaşlarının davrandığı gibi davranın. Onlar ki testerelerle biçildiler, çarmıha gerildiler ama yine de davalarından vazgeçmediler. Allah’a itaat ederek ölüm, Allah’a isyan ederek yaşamaktan daha hayırlıdır.”

    (Hadis alimlerinden imam Taberani Mu’cemu’l Kebir, Mu’cemu’s Sağir ve Şamiin isimli eserlerinde rivayet etti.)

    **

    Birkaç tane de Ayet-i kerime zikredelim:

    Araf Suresi
    3 – “(Ey insanlar) Rabbinizden, size indirilene uyun ve O’ndan başka dostlara uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!”

    **

    Casiye Suresi
    18 – “Sonra (Ey Rasulüm) seni din hususunda apaçık bir şeriat sahibi kıldık. Sen ona uy, bilmeyenlerin hevâ ve heveslerine uyma.”

    **

    Şûra Suresi
    21 – “Yoksa Allah’ın izin vermediği bir şeyi, dinde onlara şeriat kılacak ortakları mı var? Şayet kesin söz bulunmayacak olsaydı; aralarında derhal hüküm verilirdi. Doğrusu zalimlere elim bir azab vardır.”

    **

    Al-i Imran Suresi
    23 – “Kendilerine Kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? Aralarında Allah’ın Kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar işte böyle arka dönenlerdir.”

    **********

    Zikrettiğimiz bu Ayet-i kerimelerden ve Hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı gibi, Kuran’da yer alan kanunlar ile hükmedilmesi Allah-u Teala tarafından emredilmiştir. Mevzu bu denli açık ortadayken buna karşı çıkmak bir müslümanın yapacağı iş değildir. Bunu yapanlar ya sahtekardır, ya da gafildir.

    Maide Suresi’nin 44′üncü Ayetinde, Allah’ın (celle celaluhu) indirdikleri ile hükmetmeyenlerin durumu şöyle bildiriliyor:

    “(…) insanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.”

    Allah’ın (azze ve celle) emirlerine uyduğumuzdan dolayı hiç kimsenin bizi suçlamaya hakkı yoktur.

    Bir takım insanlar ise; “ama o bizi kurtardı, bu yüzden seviyoruz” diyorlar. Kimi sevip kimi sevmeyeceğimiz de Kuran’da bildirilmiştir:

    Mümtehine Suresi
    1 – “Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar ettikleri, Rabbiniz Allah’a inandığınızdan dolayı Resulü ve sizi (yurdunuzdan sürüp) çıkardıkları halde siz onlara sevgi ulaştırıyorsunuz. Eğer benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için çıktınızsa içinizde onlara sevgi mi gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur.”

    **

    Mücadele Suresi
    22 – “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah’a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. işte onlar Allah’ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. iyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah’ın hizbidir.”

    **********

    Kaldı ki, bizi ne M. Kemal kurtarmıştır ve ne de kurtarılmış birşey var. Aksine, birçok şeyi kaybetmişiz.

    Örneğin Islam’ın öngördüğü Hilafet makamını, Rabbimizin emrettiği Şeriat’ı, yazımızı, kültürümüzü, tarihimizi, bize ait olan ve Lozan’da düşmanlarımıza bırakılan eski topraklarımızı, Ezan’ı (ki Adnan Menderes yine okunmasını sağlamıştır) vs.

    Türkiye’de çoğunluğun mezhep Imamı olan, Imam-ı Azam Ebu Hanife (radıyallahu anh) Şeriat hakkında şöyle der:

    Bir kimse: “Gel beraber gidip Şeriat’a danışalım” derse öte­ki kişi de “Gitmem,” derse kâfir olur. Çünkü Şeriat’ı reddetmiş oluyor.

    Yine bir kimse: “Şeriat ve ben­zeri müesseselerin bana bir faydası yoktur, bana şeriatın hükmü geç­mez,” derse kâfir olur.

    “El-Muhît” adlı kitapta yazıldığına göre, bir kimsenin yanında Şeriat’tan bahsedilse ve bilerek bu söze karşı gelirse, yahut hakaret için çirkin bir ses çıkarsa, yahut bu Şeriat kötüdür, derse kâfir olur.”

    (Fıkh-ı Ekber Şerhi – Aliyyül Kari (rh.a) Şerh etmiştir.)

    Rabbim bu paylaşımı faydalı kılsın.

    NOT: Ayetlerden neyin kastedildiğini daha iyi anlayabilmek için Ehl-i Sünnet alimlerinin tefsirlerine bakılmalıdır. Örneğin Elmalılı Hamdi Yazır, Ömer Nasuhi Bilmen veya Imam Kurtubi’nin tefsirlerine bakılabilir.
    --spoiler--

    alıntı ve kaynak: http://belgelerlegercektarih.wordpress.com/buraya2/
    0 ...