bebeklere yemek yedirebilme adına yapılan refleksler ve anlamsız hareketlerin bütünüdür.
öncelikle ve neredeyse yedirme eylemini yapan herkesin yaptığı ağız açma meselesi vardır.
mamayı kaşığa koyar çocuğun ağzına doğru uzatırsın.
çocuk ağzını açsın açmasın kaşık yarı yola gelmeden sen ağzını açmışsındır.
bu saçmalığı farkeden herkes yapmamak için özel gayret sarfeder, hele de başka birinin yanında veya dışarıda yemek yediriliyorsa...
ama olmaz ikinci üçüncü kaşıkta istemdışı yine açılır o ağız. bazen yutkunma eyleminde bile bebeğe eşlik edenler vardır.
bu kadın erkek herkeste ortak olan bir dürtüdür, sebebini bilmiyorum. hasta bir yetişkine çorba içirenleri gözledim onlarda bu ağız açma işini yapan pek yok. sanırım illaki bebek gerekiyor.
bebek yemek yemeye pek hevesli değilse yemek yemesini sağlamak için diğer anlamsızlıklara geçilir.
ya, kaşığı uçak yapar ve vuuuuvvv diye uçurarak ağzına sokarsın.
ya, dur bir kaşıkta ablaya yedireyim diye yeme eyleminde yardımcı oyuncu rolünü üstlenmiş kızına kaşığı uzatırsın. ama son anda kaçırıp, kandırdırmmm çığlıkları ile bebeğin ağzına sokarsın.
ya, saçma bir masal uydurup - bu pirinç taneleri arkadaş, hepsini birlikte al ağzına, boğazındaki kaydıraktan kayıp midende oynamak istiyorlar, diye saçmalar, - al bir yudum da su iç yağmur yağsın, diye devam edersin.
ikinci kaşığı reddeden çocuğa, ama - bunlarda onların arkadaşları çok canları sıkılıyor yalnız kalmışlar, dersin. çocuk bu arada birbirleri ile oynadığını sandığı bir sürü şeyi yer.
ya, al biberonunun uzatıyorum diyip ağzını açtırır bir kaşık mamayı tepersin, (üçüncüde kandırmak asla mümkün değildir) zaten bir süre sonra sana da inanmaz. ağzını sımsıkı yumar.
ya, - bak biraz havuç salatası ye, göreceksin tavşanlar kadar hızlı zıplayabileceksin, diye kandırmaya devam edersin.
sonuçta o yemek boyunca sürekli konuşan, yalan söyleyen, şaklabanlık yapan birisisin.
her gün 5 öğün bunları gören çocuktan nasıl saygı beklersin ki. **