zordur. haberi aldığınızdan sonraki saatler boyunca kalbiniz hızlı hızlı çarpar. keşkeler aklınıza gelir.
18 yaşında gencecik bir adam; daha 6 ay önce babasını trafik kazasında kaybetmiş. zorla toparlanmış. daha yeni üniversiteyi kazanmış. keyfi yerinde çok mutlu. yeni bir şehir, yeni bir hayat.. sonra bir anda ışıklar sönüyor. o viraja çok hızlı girdiği için komada olduğunu öğreniyorsunuz. ilk başta umutluyuz, bir şey olmaz diyoruz. haber bekliyoruz. 2 gün sonra rezalet bir gün geçiriyorum. içinde bir şişkinlik, can sıkıntısı, huzursuzluk.. kötü bir gün işte. eve geliyorum. sonra haberi geliyor. zaten belliydi demeye başlıyorum. sigaraya sarıyorum. sonra arkadaşlarla konuşmaya başlıyoruz. cenaze nerede ne zaman olacak soruları içimi eziyor. ama birilerine sormam lazım. sonra aklıma geliyor cenaze ortamına dayanamam ben diyorum, ama gitmek zorundayım. daha cenazesi kaldırılmadı; kaldırılışını görmek bile istemiyorum. gitmek istemiyorum. daha 2 hafta önce karı kız muhabbeti yaptığım adamın gömülüşünü görmek istemiyorum. ama gitmeliyim.
sevdiğim ama görüşemediğim arkadaşlarımı arıyorum. geç olmasın diye. "keşke" demeyelim diyorum, görüşelim arada konuşalım. hayat kısa, neler olacağı belli olmaz diyorum. ilk haberi aldığında ağlamayan bünye telefonda ağlamaya başlıyor. bok gibi geçen yorucu bir günün arkasından yatağımdan başkasını görmek istemezken bir anda yatağımı görmek bile istemiyorum. bir eve gideyim erkenden uyurum derken bir anda sabaha kadar duvarları, tavanı seyrederken buluyorum kendimi.
bahtın bok be kardeşim, allah rahmet eylesin nur içinde yat.