manik depresif

entry139 galeri video1
    31.
  1. Alışması, yaşaması zor şehrin sakinleriydik artık, bir tek onun annesi babası yanındaydı Ankara'da. Kampusun tam karşısında küçük bir otel odasında kaldılar iki hafta kadar. Onunla karşıdaki otele kadar gelir miydim? Yeni tanışmıştık ama sorun değildi, gelirdim tabi otele kadar. Napan anne, dedi annesine, dayanamadım güldüm. Zaten bir gariplik vardı konuşmasında ama bu kadar bariz değildi bizimle konuşurken. O zaman bilmiyordum ilerleyen zamanlarda Kıbrıslıların konuşmasının dilimize pelesenk, bize eğlence olacağını. Sonra annesiyle babası döndüler Kıbrıs'a ve başladı bizim ilk yalnızlık günlerimiz.

    işte biz çok küçüktük o zamanlar, sınıfın en küçükleri... O zaman 84'lü olmak demek, 17 olmak demekti. Şimdi anlamı değişse de o yılda doğmuş olmanın, o zamanlar üniversitede boyu uzamaya devam eden küçük ve ağlak kızlar bulmuştu birbirini.

    Saflık ve gücün bir aradalığını, zor olsa da ahengini gösterdi bilmeden bizlere. Zaten annesi o doğduğu zaman hep direnmesini istemiş, hep güçlü olmasını. Zaten solcu babalar da kızlarının mücadeleci olmasını isterlermiş.

    Biz oyalanırken öyle kendi halimizde, yıllar pek bi'uyanık davranıp akıverdi. Neredeyse elti olacaktık ama yarım kaldı, olmadı. :) Tam beş kere doğum günlerimizi kutlamışız beraber şimdi saydım da. Ama hep final zamanına denk geldi onunki. Cebeci Cami'nin dibindeki güneş gören evinde, not kağıtlarının arasından uzattığında kafasını, mürekkep bulaşmış yüzüne, dağılmış saçlarına bakıp iyi ki doğdun dedik en sadelisinden.

    Ama şimdi ne okul var, ne sınavlar var, ne de bir aradayız. Araya Akdeniz girdi. "Voleybol oynarken topunuz denize kaçıyor mu adada?" esprisinin bile tadı kalmadı artık. iki ayrı ülkenin, iki ayrı devlet kurumunda saçma işler peşindeyiz :)

    Yarın yine doğum günü, Kıbrıs'a rağmen, mesafeye rağmen, habersizliğime rağmen. Kutlu olsun. Direnmeleri refakatçisi olsun yollarında, her daim.
    1 ...