bugün ne ağzımı açacak halim var ne de ona buna laf yetiştirecek durumdayım...
korkunç keyifsiz bir gün, başım çatlayacak gibi ağrıyor. "iyi misin, hoş musun diye" benim keyfimi, sıhhatimi beklemeyen bin tane de angarya var. halim yok!
ama şuna da yemin ettim "bu konudaki yalan dolana hep karşı çıkacağım"
silahlı eylem insiyatifini elinde tutup, bilerek isteyerek can alan örgüt masum, buna alet olan da kurban değildir...
yoksullukla, ilkokula gitmemiş olmakla, işsizlikle açıklanmaya çalışılan şey pusularda gencecik insanların hatta sivillerin ve hatta bebeklerin canını almak...
hepimiz mi zenginiz? hepimiz mi harvard mezunuyuz, hepimiz mi holding ceo'suyuz?
bu sözlükte de yoksul insanlar var, bu sözlükte de ayın sonunu getiremeyen, bir hayatı emeğiyle ve onuruyla yaşayıp ama gün göremeyecek çok insan var. anası babası yoksul, kendisi yoksul ama kanaatkar ve onurlu, insana, insanlığa saygılı insanlar.
hiç mi isyanları yok bu insanların? batıda herkes üstü açık spor arabalarla gezip, şampanya dolu küvetlerde mi yıkanıyor?
yoksa
elektrik faturasına bakıp içlenip, çoluğuna çocuğuna yetememenin acısından kararıp veya eli ekmek tutana kadar yediği lokmadan ar edip ömründen yiyen insanlar da mı var? yedi tane velet dizip bütün gün evde tespih çekip, akşam kaveye giden, karısını kaymakamlıkların önüne, sosyal yardım kurumlarının önüne kucağında bebeyle gönderip devletten yardım dilendirenpek insan yok ama onu biliyorum. çocuk ele gelince cemaatlere, örgütlere kendi eliyle peşkeş çekip bir boğazdan kurtulmaya çalışan, hatta becerebilirse para sızdıranlar da yok.
toplumsal yapılarını sorgulamadan bütün yoksulluk, eğitimsizlik ve vahşeti devlet bile değil "türkler" üzerinden makulleştirmeye çalışan bir millet mazisinde olmayan neyi geleceğinde arıyor olabilir?
şıhlar, şeyhler, peygamberle yemek yediğini iddia edip, allah ile konuştuğunu söyleyen zırdeliler, ağalar, 15 çocuklu aileler, kadının sadece kuluçka tavuğu ve mal muammelesi gördüğü bir düzen, gücü yeten herkesin diğerine şiddet uyguladığı töre düzeni bütün bunlar mükemmel ve tüm sorun türkler mi?
ne yapıyor türkler?
mahallelerinizi mi basıyor, kız çocuklarınızı 12 - 13 yaşındayken dedesi yaşında adamlara köle olarak mı satıyor, okullara mı almıyor, hastanelere mi sokmuyor?
ne yapıyor?
kontrolsüz nüfus artışının getirdiği istihdam fazlası yüzünden kendi memleketinde bile yeri geliyor işsiz kalıyor bunun için kürtlere düşman mı oluyor?
dilinizi konuşturmamışlar?
yalanın kuyruklusu...
kürtçe bu topraklarda cumhuriyet dönemi de dahil, en batıdan en doğuya yüzyıllardır konuşulur. 12 eylül döneminde tüm türkiye'yi saran faşizm dalgasının mağduriyetini sadece kürtler üzerinden değerlendirmek de ahlaki değil...
kürtçe eğitim mi?
yüzyıllardır bir tane kitabe, bir tane mezar taşı yazmamış, yazamamışsınız. çünkü bu yazılı dil dediğiniz şeyin kürtçesi daha yeni icat edildi. istim arkadan gelir misali. bilen yok ki öğreten olsun.
dil konusunda zulüm görmüş adam arıyorsanız pontus halkına ve istanbul rumlarına gideceksiniz.
devletin fırsat eşitsizliği yaratması mı?
sivas'ın batısından vergi toplanmıyor bu ülkede, nüfusun %10'u meclisin %55'i kürt, kabinenin yarısı kürt üstelik hepsi de kilit bakanlıklar.
başbakan kürtten bile kürtçü, ana muhalefet lideri özerklik vaadinde bulunacak kadar pusulayı şaşırmış bir kürt... sözümona türkçü parti ise kürt milliyetçisi bir delinin kaleminden çıkmış zırvalarla kotarılmış bir sentez yüzünden "türk" kelimesini ağzına almaya korkuyor. üst kademesinin yarısı kürt...
edirne'de çocuğunu okutan adama devlet dönüp bakmazken, sizin oralarda hatta batıda kaymakamlıkların önü hep bir kalem insanlarla dolu... çocuk ultrasonda görününce cebinize para koyuyor da bu ülke batıda çalışmayandan bile sigorta primi toplamak peşinde. işsiz adamdan, yoksuldan, aç adamdan vergi kesiyor.
tarım destek primleri, vergisiz akaryakıtlar, vergi levhasız on binlerce ticarethane, çalınan elektrikler falan bursa, edirne veya izmir'de değil...
siirt, bir sanayi şehri olan denizli kadar elektrik kullanıp, denizli'nin bir ilçesi kadar fatura ödemiyor.
bu ve burada sayılması imkansız daha bin türlü haksız itham ve beklentinin sonucu olarak utanıp özeleştiri yapması gereken bir millet üstüne elinde silah insan avına çıktığında buna hak verip ölene üzülmemizi isteyen kendisine acaba hiç sormuş mudur "ulan saçmalıyor muyum" diye?
ve orada vazife başında asker olsun ya da sivil "türk" olsun kayıplarımızı sizden bizden diye sayma cüretini nereden bulduklarını da bir açıklasınlar. katil ile benim oraya öğretmen eşine kiralık daire bulmak için gidip de sokak ortasında ensesinden vurulan menemenli hemşerimi neye dayanarak bir tutuyorsunuz...