yok artık lebron james sözünün tam anlamıyla hayat bulduğu maç olmuştur. uzatmalarda çoğu zaman hücumda top cavs'dan sadece lebron'un eline değmiştir. işin ilginci bunu lebron, o insanı kendisinden soğutan bencilliğinden değil diğer oyuncuların hiçbir şey yapamaz halde olmalarından bir anlamda mecburiyetten yapmıştır. molalarda olsun maç sonunda olsun yorgunluktan resmen geberdiği gözlenen bu adamın nasıl olur da defalarca -ki ikisi son hücumlarda- detroit pota altına bütün savunmayı adeta çalımlayarak geçip o hızına kuvvetli bir bitirişi eklediğini somut olgularla açıklamanın olanağı yoktur. lebron resmen bu maçı alacağına inanmıştır ve de almıştır. bu inancı da aslında maçın uzatmalarındaki oyuncu performansından öte antonio mcdyess'ın atıldığı faule verdiği tepki ile göstermiştir. ancak mühim olan maç değil seridir ve aynı maddi-manevi gücün lebron'a cleveland'daki maçta yeniden yüklenmesi gerekecektir. ha bu arada alakasız gibi gözükebilir, fakat bu maç spurs'ün şampiyonluğunu şimdiden ilan etmesine nedne olan maç gibi gözükmektedir; zira jazz serisinin 4. maçındaki hakem tutumunun da faydasıyla kendileri yan gelip yatmaktayken doğu'dan gelen takım hangisi olursa olsun spurs'un karşısına tükenmiş bir halde çıkacaktır. zaten kadro ve oyun olarak da spurs'un ağır bastığını düşünürsek doğu finalinde yaşadığımız bu heyecanı nba finalinde pek göremeyecek gibiyiz. son olarak bugünkü uykusuzluğumun sebebi olan maçtır; bütün günüm bu maç sebebiyle feda olmuştur. fakat iyi ki canlı canlı izlemişim dediğim çok az sayıda maçtan biri olduğu da kesindir; zira lebron james o nba tv'de reklamını yaptığı "greatest games" kuşağına en değerlisinden bir performansını eklemiş bulunmaktadır.