--spoiler--
türkler "barak" derlerdi, kara tüylü köpeğe,
böyle ad verirlerdi, büyük soylu köpeğe.
aslında efsaneler, bir köpek anarlardı.
onu da köpeklerin, atası sayarlardı.
bu köpek soylu idi, çok büyük boylu idi,
av çoban köpekleri, hep onun oğlu idi.
kuzey-batı asya'da güya "it-barak" vardı,
türklerse iç asya'da, onlara uzaklardı.
başları köpek imiş, vücutları insanmış,
renkleriyse karaymış, sanki kara şeytanmış.
kadınları güzelmiş, türklerden kaçmaz imiş,
ilâç sürünürlermiş, ok mızrak batmaz imiş.
destanda denilmiş ki, oğuz-han yenilmişti,
bir adaya sığınıp toplanıp derilmişti.
on yedi sene sonra, oğuz onları yendi.
kadınlar yardım etti, orada savaş dindi.
oğuz bu bölgeleri, "kıpçak-beğ" e il verdi,
bunun için türkler de, oraya "kıpçak" der
--spoiler--
destanda bahsi geçen "kıpçak beg" oğuz kağan'ın itbaraklara düzenlediği akında yenildiğinde iki ırmak arasındaki adacığa onunla birlikte sığınan askerlerinden birinin hamile karısının doğurduğu yağız çocuktur.
itbaraklardan kaçıp adaya sığınan oğuz kağan ve yanındakiler bu ufacık adada tam 17 yıl geçirdi ve adaya sığındıklarında bir ağaç kovuğunda doğan kıpçak beg bu 17. senenin sonunda büyüdü, yetişti, usta bir savaşçı oldu ve oğuz kağan ile birlikte itbaraklara karşı yeni bir sefer düzenlediler...
itbarakların yurdu türk yurdu'nun kuzeybatısı olarak tarif edilir, ural dağlarının batısında ve kuzeyinde kalan bu bölge türklerin anayurdunun uzağında olup efsaneye göre daha sonra türk göçlerine sahne olmuştur.
işte bu destanda bahsedilen ve daha sonra kıpçak yurdu olarak anılacak olan bölge, yani deşt-i kıpçak diyarı bu itbaraklardan alınmıştır.
deşt-i kıpçak'ta yerleşik itbaraklar ise daha kuzeye, rusya ve finlandiye dolaylarına sürülmüştür...