bir varmış - bir yokmuş. allah'ın kulu çokmuş. çok söylemesi ise günahmış. nescafe'nin yapımcıları henüz portakalda vitaminken yani, kahvaltının, 'kahve-altı' olarak adlandırıldığı devirlerde; yurdum insanları sabahları yer sofrasında oturur, peynirli bazlama yanında çorba içerlermiş. ardından, cumbadaki sedire geçilir ve bir köpüklü kahve keyifle hüpürdetilirmiş.
işte! bu kahvenin altında, yani öncesinde yenilen ya da içilen şeyler de pek önemsenmez, sigara altlığı kabilinden teferruat değeri görürmüş. gel zaman-git zaman kimileri için çorbanın yerini çay, çayın yerini ise nescafe almış. görülen o ki bu nescafe içenlerin arasında, aslını inkar eden sonradan görmeler de varmış.