bir şeyi kırk kere söylenince gerçekleşecek eylem, şöye ki;
bir aralar benim de çok kullandığım kelimelerden birisiydi. tekel bayi işletiyorum, anlayacağınız alkol işindeyim, dini inancım yok denilecek kadar az belki de bu yüzden gelene gidene hacı diyorum. dükkana müşteri geliyor adamın yaşı başı var buyur hacı abi diyorum, fakat bu kelime ağzımdan istem dışı çıkıyor. adam ilk önce afallıyor...
--dört bira ver
--tamam hacım, başka bir isteğin var mı?
--yok eyvallah
tamamen istem dışı ile oluşan bu cümleler zinciri böyle gelip geçiyor, müşteri alışıyor, hacı dememe eskisi gibi kızmıyorlar. sonra onlar da bana hacı diyor;
--hacı oradan üç bira ver
--verdim hacım
günler günleri, aylar ayları kovaladıkça adımız hacıya çıkar. mahalleye komşu esnaf olarak taşınan pideci daha önce umreye gitmişliği vardır. samimiyetimiz ilerlemiştir. bana sorar;
--gerçekten hacı mısın?
olanı biteni anlatırım. dükkanda iş olmadığı zamanlarda birbirimize gidip geliriz. samimiyetimiz artar, farklı kutuplarda olmamıza rağmen birbirimizi asla kırmayız. o umre görmüş bir hacı, ben ise ateist sayılabilecek bir inançsız. şaka ile karışık o da bana hacı demeye başladı, o bana bildiklerinden anlattı, ben ona bildiklerimi anlattım. sonuç olarak cenab-ı allah takdir ettiyse ikimiz umreye gitmeyi düşünüyoruz. benim meslek konusuna gelince;
kaymakama özel kalem müdürü yaptınız da çalışmadık mı kardeşim. sanki iş var memlekette.