ne zaman bir avm'de lavaboya girsem her seferinde zayıf, kara kuru, besinsizlik ve yorgunluktan avurtları çökmüş ve yaşından çok daha fazla yaşlı gösteren temizlikçi bayanlara takılır gözüm ve orada olmaktan utanırım. tam da o anlarda avm gözümde bu insanların kanından beslenen bir vampir canavara dönüşür. lavabodan çıkarım, bu kez karşıma yerleri süpüren, avurtları çökmüş, yüzü sarı siyah yaşlı adamlar çarpmaya başlar. bir türlü lüks restoranlarda besili fertleriyle ailece yemek yiyen pembe, kırmızı yanaklı sağlıklı ve neşeli insanları göremem. her katta, her koridorda gözüm ya bir temizlikçi kadına, ya da bir garson çocuğa ya da mutfakta çalışan genç bir kıza takılır. bir türlü kanmam o allı pullu yalanlara, bir türlü eğlenemem. bu kan emici vampir canavar beni de yutuvermesin diye bir an önce oradan kaçmaktadır aklım. ne de olsa halihazırda benim de kanımı emen canavarlar vardır boğuşmam gereken. çıkarken canavarın ağzındakileri de kurtaramadan çıkan yenik bir savaşçıyımdır artık. yorgun, öfkeli ve umutsuz.