bazı konularda zamanın haklı çıkardığı, sevelim sevmeyelim yöneticilik nedir kitabını yazacak kadar vukuf sahibi eski fenerbahçe başkanı. trabzonspor karşısında alınan galibiyet ve gelen şampiyonluğun hemen ardından oğuz çetin ve aykut kocaman'ı göndermişti. ilk zamanlar gerekçesinin ayrıntısına girmeden, genel olarak bu ikilinin takım içinde başını çektikleri sakaryalılar hizibine işaret etmişti. sanırım her halükarda aykut ve oğuz'u göndermeyi aklına koymuştu. ancak öyle bir maç arifesinde ekstra prim talep etmeleri ali şen'in kafasında var idiyse bile bütün tereddütleri ortadan kaldırmış olmalı.
bazı fenerbahçeliler bu olayı hazmedemediler. ali şen'i suçladılar. ne var ki frenklerin dediği gibi gerçeklerin kötü bir huyu var, er ya da geç ortaya çıkıyorlar.
zaman içinde önce oğuz'un foyası döküldü. lorant'ın altını oydu, milli takımda asıl hocalar gitti, yardımcı antrenörler değişti, bir tek o şamandra gibi hep suyun üstünde kalmayı becerdi. kulisçiliği ve kumpasçılığı ile. sonra sıra sözde adam gibi adam aykut kocaman'a geldi. daum'a yaptıkları - ki, günahım kadar sevmem daum'u- ısrarla görmezden gelindi. aykut hala adamın dibi idi fanatik ve romatik meftunlarının gözünde. çekirge aykut, bir değil, iki değil, üç, beş zıpladı. aşırı güven geldi kendisine, zannetti ki hiç faka basmaz, insanlar sütte leke bulur aykut'ta görmez. o güven ve pervasızlıkla gözünü alex'e dikti. bilemedi ki yaradanın değirmeni ağır öğütür ama iyi öğütür. artık aykut da ipliği pazara çıkmış, müseccel bir kulisçi. olan alex'e oldu ve fenerbahçe taraftarına.
bu arada adettendir, beşiktaşlıyım.