ülkemizi ve insanlarımızı tanımayan kişiler veya gündemi bilerek değiştirme gayretinde olan insanların son tartışması; parti kongresine alınmayan gazeteciler.
bunu neden sorun yapıyorlar anlaşılmaz bir durum.
sporda bunu yaşamıyoruz mu?
genelkurmay da yaşamadık mı?
her alanda yaşıyoruz.
tüm siyasi oluşumlarda yaşamıyoruz mu?
tartışmada gelinen nokta; "sana ne-sen de almadın-benim özelim" diyerek, sana haram da bana helal seviyesine konu indi.
gözden kaçan vehamet ise; hemen hemen tüm siyasi partiler için,
siyasi partiler, babalarının çiftliği,
demokrasi, oyun.
partililer, kul.
gazeteciler, kendilerini eylendiren-neşelendiren soytarı.
kendileri, padişah.
halk, tebası.
yapılan kongre ise, padişahın haremde yaptığı eğlence gibi algılanmakta.
devleti yöneten-yön veren-işlevini düzenleyen kadrolara sahip siyasi parti özel bir alan olgusu içinde değerlendirilemez.
destekleyelim veya desteklemeyelim, iktidar partisi türkiye anlamına gelir.
yürütme ve yasama ile 70 milyon insanın kaderine icraatları ile yön vermekte.
bizi yönetenler,
"- Ey Oğul!
Beysin, bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül alma sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Acizlik yanılgı bize; hoş görmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana... Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana..." diyen şeyh edebalinin nasihatini bilmeli.