roman holiday

entry11 galeri
    10.
  1. William Wyler'ın bıraktığı ölümsüz sinema anısıdır. audrey hepburn ilk başrolünü kaptığı bu filmde prenses ann rolündedir ve performansı yanındaki yakışıklı gregory peck'i bile sıradanlaştırır. oysaki yönetmen Jean Simmons'la anlaşamayınca bu sefer Elizabeth Taylor'a teklif götürülmüştür. onunda başka bir projeyle meşgul oluşu sonucu yönetmen gönülsüz bir şekilde audrey'e şans verdi, kaderin cilvesi işte... audrey eleme çekimleri sırasında filmden bir sahnede rolüne o kadar kendini kaptırmıştır ki yönetmenin ''kes!'' komutuna rağmen kameraman da çekime devam etmiş ve audrey spontan , provasız bir şekilde etkileyici bir performans göstermiş. bu deneme çekimi onun bu başrolü kaptığının habercisiydi.

    --spoiler--
    hepburn'un kendisine yapılan iğneyi görünce bayılan generale, verdiği ahaha tepkisi hala zihnimdedir. o ne içtenlik, o ne haylazlık, yerim seni, yirim yirim... öhöhö kendime geleyim efenim...
    --spoiler--

    çiftimizin hikayeleri boyunca cinsellik vurgusunun olmayışı aralarındaki aşkı izleyicinin gözünde değerli kılar. ayrıca her güzel aşk gibi bir sona sahip olması onu unutulmaz kılacaktır. siyah beyaz çekimin üstüne bir de roma'nın güzellikleri binince tadından yenmez bir görsellik bize kalır.

    filmin güzellikleri arasında konunun güzelliği arada kaynamıştır. kendi cevaplarına, kendi hareketlerine , kendi kararlarına izin verilmeyen küçük omuzlarında bir dünya sorumluluk taşayan genç ve güzel ann'ın isyan sahnesi hepimizi üzer. kendi gibi olamadığı her an hayalleri biraz daha silikleşmektedir. tek istediği 1 günlük te olsa sadece kendisi olabilmek. bu diyalogda hayatını yaşayamayan koca bir prensesin küçük basit hayallerine şahit olunabilir.

    --spoiler--
    joe: Gitmeden önce, neden kendine|biraz zaman ayırmıyorsun?
    ann: Belki bir saat daha.
    joe: Tehlikeli yaşa, tüm günü kendine ayır.
    ann: aslında Hep yapmak istediğim şeylerin bazılarını yapabilirim.
    joe: Ne gibi?
    ann: Düşünemezsin. Ne istersem yapardım, tüm bir gün boyunca.
    joe: Saçlarını kestirmek ve gelati yemek gibi mi?
    ann: Köşedeki kaldırım kahvesinde oturmak, vitrinlere bakmak, yağmurda yürümek. Eğlenmek, belki biraz heyecan. Sana göre bunlar pek fazla sayılmaz, değil mi?
    joe: Müthiş. Bak ne diyeceğim, neden tüm bunları birlikte yapmıyoruz?
    ann: Çalışman gerekmiyor mu?
    joe: Hayır. Bugün tatil günü olacak.
    ann: Bir yığın aptalca şey yapmayı istemezsin.
    joe: Öyle mi? ilk istek, bir kaldırım kahvesi. işte gerçekleşiyor. Tam öyle bir yer biliyorum.
    --spoiler--

    filmin asıl yazarı Dalton Trumbo olup zamanın amerikası'ndaki anti komünist avında karalisteye alındığından dolayı filmin senaryosu için kendisinin yerine arkadaşı Ian McLellan Hunter'ın ismi yazılmış olup. hunter en iyi senaryo dalında oscar ödülünü 1954 yılında trumbo'nun yerine almıştır. bu büyük ayıp ancak literatürde 1993 yılında düzeltilmiş ve rahmetli trumbo ancak mezardayken bu ödülün altına ismi yazılmıştır.

    film aslında 1949 yılında It Happened One Night isimli filmde frank capra tarafından çekilmişti ama capra'nın film şirketi finansal anlamda zor durumda kalınca filmin modifiye edilmiş halinin çekim hakkı Paramount'a satıldı ve böylece bu güzel film bu güzel altyapının üstüne inşa edildi.

    tamamıyla italya'da geçen ilk amerikan filmidir. amerikan film enstitüsü tarafından romantik komedi dalında gelmiş geçmiş en iyi 4. film seçilmiştir.

    --spoiler--
    elçilik balosunda tanıtılan öne çıkan italyan soylular gerçektir. ve maaşlarını hayır kurumlarına bağışlamışlardır. filmin sonundaki gazeteciler de gerçek kişilikleriyle tanıtılmıştır.
    --spoiler--

    aslında filmde gregory peck diğer filmleri kadar başarılı bir performans göstermemiştir. yakışıklılığı ve karizması yetmiştir. fakat yetersiz performansının bir sebebi de çekimler başlamadan hemen önce ilk karısı Greta Kukkonen'den boşanması da etkili olmuştur bence. fakat ilginçtir yine çekimler sırasında tanıştığı fransız Veronique passani'ye bu sefer tutulur peck ve 2. evliliğini bu hanımla gerçekleştirir. ömür boyu evli kalırlar.

    Prenses Margaret film yayınlandığı yıllarda ingiltere prensesiydi. filmin olağanüstü başarısı sonucu halkın tüm ilgisi doğal olarak kendisine dönmüştü. aslında onun da sansasyonel bir aşk hayatı oldu. halktan Peter Townsend isimli bir beye aşık olmuştu ama onun da hikayesi acı bitmişti...

    audrey hepburn ise filmden hemen sonra evlenmeye hazırlandığı işadamı James Hanson’un başka kadınlarla ilişkisini gazete sütunlarından öğrendi ve Ünlü aktrist düğünü son anda iptal etti...

    --spoiler--
    meşhur ''Mouth of Truth'' (doğruluğun ağzı, gerçeğin ağzı) sahnesinde peck elini kaptırma numarası yapacağını yönetmenle anlaşmıştır ama bunu audrey'den saklamışlardır. dolayısyla peck numarasını yaptığında audrey'in tepkisi gerçektir , böylece tek çekimde kurnaz yönetmen bölümü çekebilmiştir.
    --spoiler--
    0 ...