bir galatasaraylı olarak bu gruba girmediğim için sevindiğim durum.
bi ton paralar verilip bir çok yıldız futbolcular getiriliyor türkiye'ye, ama ''kaç tane efsane var?'' desen, tuttuğu takım ne olursa olsun herkesin aklına 2 isim gelir;
hagi'yi yaşım gereği televizyondan takip ettim, hiç canlı göremedim. o futbolu bıraktığında 13 yaşındaydım, o yaşta tek başına maça gitmek pek mantıklı değildi, ailede de pek futbol hastası olmadığı için canlı izleyemeden geçti gitti bir efsane.
alex'i ise çok alakasız bir maçta, izmir'de oynanan beşiktaş-fenerbahçe türkiye kupası final maçında izlemiştim. yanlış hatırlamıyosam beşiktaş 4-2 kazanmıştı, o maçta alex penaltıdan gol atmıştı. bu efsaneyi izleyebildim, şanslıydım.
futbolseverler olarak fanatiklikten, rakiplere sövmekten zevk alıyoruz, ancak futbolseverlik duygusunu ön planda tutmak gerekir. ricardo quaresma, milos krasic, felipe melo vb iyi topçular, büyük topçular ama bunları izleyememek kimseye, en azından bana bir şey kaybettirmez. ama hagi'yi izleyememek kaybettirdi, alex'i izleyemeseydim bir şey daha kaybederdim.
bundan 12-13 yıl önce hagi'yi seyredenler hala ''onun gol attığı maçta tribündeydim, onu canlı izledim'' diye anlatırlar. bundan 12-13 yıl sonra da alex bu şekilde cümlelere meze olacak ve o mezeye bir ufak rakı da ben katacağım ''onu izledim'' diye.