yaran okul anıları

entry310 galeri
    66.
  1. orta 2'nin ilk döneminde salca'nın karnesine türkçe ve resim 1 gelmiş, salca çareyi 1 olan notlarını 4 yapmakta bulmuştur. aldığı pilot kalem ile nokta vuruşlu yazıcıdan çıkartılan karneye, yazıcının yaptığı nokta vuruşlar gibi nokta nokta devam ederek, bir rakamını dörde tamamlamıştır. tabi bu dersler 1 yerine 4 olduğu halde teşekkür alınmıyordur, o daha öncesinde hesaplanmıştır. hatta salca bu konuda sınıfta başka arkadaşlarına da ilham kaynağı olmuştur. o dönem sınıfta karnesinde 1 olan pek öğrenci kalmamıştır. 2. dönem ise ne yapılacağı daha şimdiden düşünülmeye başlanmıştır. ama güzel bir ara yıl tatili geçirmek adına her türlü riske girilmeye değerdir.

    neyse ikinci dönemde nasıl olduğu anlaşılmadan bitmiş ve okullar kapanmıştır. tozpembe bulutların pembesi gitmiş, tozu kalmıştır. kızgın baba yanarak, muhtemelen tozu dumana katacaktır.

    salca'nın ömrünü uzatan sevindirici haber gelmiştir. karneler yetişmediği için, okulun bittiği cuma günü karneler dağıtılmayacak, müdür tarafından bir sonraki hafta çarşamba günü, karnelerin dağıtılacağı açıklanmıştır.

    salca hemen bir önceki yaz tatilinde olduğu gibi yine yaz tatilinde bilgisayarcı olma hevesiyle yanıp tutuştuğundan, okullar kapandığı gibi işe başlamış ve çalıştığı için karneyi almaya gidemeyeceğinden, ailesi karneyi kendilerinin alabileceğini söylemiştir. salca'da nasılsa artık yapabilecek birşey olmadığından, daha önce geçen güzel günlerini kâr sayıp, çarşamba gecesi evde kurulacak dar ağacına asılmak adını idam gününü beklemeye başlamıştır.

    salca o gün karneler dağıtılacak diye işten izin alıp erken çıkmış ve hemen yatağa yatmıştır. çünkü annesi kendisini uyandırmaya kıyamayacağını biliyordur ama kızgın babayı hesaba katmamıştır.

    kapı açılır ama öyle genç kız ve erkeğin buluşması gibi paravan açılma hadisesi yoktur. karşıdan güzel bir kız çıkmayacaktır. anne ve babanın canavara dönüşmüş halle evin sınırlarına adımlarını atmışlardır ve doğru odaya gelirler. salca hesapta melekler gibi uyuyormuş gibi gözükmektedir ama cocuğun uyuyup uyamadığını annesinin anlaması gibi bir özelliğe sahip olduklarından o ürkütücü ses kulaklarda yankılanmaya başlamıştır; "kalk hemen, uyumadığını biliyorum."

    salca uyuyormuş gibi yaparak gözlerini ovuşturarak kalkıp, anne ve babasıyla konuşmaya başlamıştır;

    baba: kalk eşek sıpası!
    salca: baba ucu sana dokunuyor.
    baba: bırak şimdi. ne bu karne, çabuk söyle.
    salca: ne yaptıysam ailemizin mutluluğu için yaptım.
    anne: oğlum karneyle oynamanı sana biz mi söyledik?
    salca: ne yapsaydım anne? oğlunuzun ne kadar tembel, sizi hep üzen biri olduğunu herkese gösterse miydim?
    anne: ahh yavrum, kıyamam..
    baba: inanma şuna, duygu sömürüsü yapıyor.
    (salca anneye sarılır ve ortam toparlanır)

    salca: ne oldu yaa baba nasıl öğrendiniz? hehehe
    baba: semra hanım'a gittik hemen (semra hanım dedikleri bizim sitede oturuyor), karneyi götürdük. senin ilk dönem karnende hiç 1 olmadığını, karnende hata olduğunu söyledik. sonra o da evden karneyi getirmemizi istedi.
    salca: ee sonra?
    anne: babanla eve gelip karneyi aldık, hemen okula döndük. semra hanım karneye baktı ve aynen şunu söyledi; "yaa neşet bey, biz hiç karnelere bant çekmişmiydik?"
    salca: muahahah temiz işçilik yapmışım ama değil mi?
    baba: bant çekmesen anlaşılırdı, çok uyanıksın.
    salca: baba ben bu işe giricem zaten. bu yaz bilgisayarı iyice öğreneyim, seneye size teşekkürlü bir karne getiricem. yaa anne benim orta 1 de aldığım teşekkürü attın mı? orta 3 te bir teşekkür alayım ben.
    anne: onu mu düzelteceksin? onun yerine çalışsan daha iyi değil mi?
    salca: yaa ne gerek var anne. siz sevinin diye okuyorum zaten. yemişim notu dersi. alayım işte teşekkür en el yapımından.
    baba: bu oğlan beni öldürecek.
    salca: heheh şaka yahu şaka..
    11 ...