Hz. Ebubekir tarafından derlenen ilk Mushaf, onun vefatından sonra halife olan Hz. Ömere geçti. Ömerin vefatı üzerine kızı, Peygamberimizin de zevcesi olan Hz. Hafsaya intikal etti. Hz. Osman zamanında bu nüsha esas alınarak Kurân yeniden derlendi ve yazımı mükemmelleştirildi. Çoğunluğun rivayetine göre 4, diğer bir rivayete göre de 7 nüsha yazılan Mushaflardan biri Iraka, biri Şama, biri Mısıra gönderildi. 4 nüsha yazılmış olması Kurtubinin görüşüdür. El-Fethur-Rabbani yazarına göre Mushaf 6 nüsha yazılıp Mekkeye, Basraya, Kufeye, Şama, Yemene gönderilmiş, biri de Medinede bırakılmıştır. Yazım işi bittikten sonra Osman,Hafsadan aldığı ana Mushafı kendisine iade etti.
Hafsa, bu Mushafı sandığında saklıyordu. Ölümünden sonra Emevi hükümdarı Mervan ibn Hakem, bu ana nüshayı sandıktan aldırtıp şu gerekçeyle yaktırmıştır: Bunu yaptım çünkü onda yazılı olanlar, resmi (imam) Mushafa yazılıp geçirilmiş ve korunmuştur. Korktum ki aradan uzun zaman geçtiğinde kuşkucu kimseler bu (resmi) Mushaf hakkında kuşkuya düşerler (Bkz. Dr. Subhi es-Salih, Mebahis fi Ulumil-Kurân, s.83. Dayandığı kaynak: ibn Ebi Davud, Kitabul-Mesahif, s.24).
Ebubekir nüshasıyla Osman nüshası arasında içerik bakımından değil ama surelerin dizilişi bakımından farklar vardı. Bu da ileride gittikçe büyüyen ayrılıklara neden olabilirdi. Ebubekir zamanında Mushaf yazısı, Osman zamanına göre az gelişmişti. Yazının az gelişmişliği yüzünden bu Mushaf, okuma ayrılıklarına neden olabilirdi. işte Mervan bu tehlikeyi önlemek için o Mushafı da imha etmiştir.
kaynak:süleyman ateş