şimdi "ülkemizde petrol çıkmıyor, petrolü ithal ediyoruz, az tüketilmesi için de bundan vergi almalıyız" ise bahane yanlış yapılıyor. çünkü ithalatı ve ihracatı birbirlerine eşitleyecek olan en etkin mekanizma vergi değil kur mekanizmasıdır. eğer sıkı para ve yurtdışına görece yüksek faiz politikalarından vazgeçilip de doların yükselmesine izin verilse(ki mevcut durumun sonsuza kadar devam ettirilemeyeceği sır değil), bugün fakir bir ülke olarak gereksiz yere ithal ettiğimiz lüks otomobilinden cep telefonuna kadar hepsinde bir fiyat artışı meydana geleceğinden, insanlar bunların tüketimlerini azaltıp petrol için gelir ayırabilecekler. ama sen -öyle olduğundan değil sadece misal veriyorum- döviz kurunu olması gerekenden yüzde 50 daha düşük tutarsan, petrolün fiyatını yüzde 400 daha yukarıda tutmak zorunda kalabilirsin dış ticaret dengesi açısından. tabi dış ticaret dengesi buna rağmen de sağlanamıyor, petrol ve diğer lüks malları ithal etmek için borç alıyoruz. ayrıca yakıt maliyeti, malların üretiminde taşınmasına kadar birçok aşamada ürünlerin maliyetine katılıyor. bu da uluslararası piyasada rekabet gücünü olumsuz etkileyip ihracatı azaltıyor ve yabancı malları içeridekilerden daha ucuz hale getirip ithalatı arttıyor, dış ticaret dengesini daha da bozabiliyor. ayrıca büyümeyi de olumsuz etkiliyor. bunlar düşünüldüğünde yakıt fiyatlarından normal bir vergi alınıp kurun dış ticaret dengesini sağlayıncaya kadar yükselmesine müsade edilmesi, hem döviz sorunu için daha iyi bir çözümdür hem de milli gelire yapacağı destekle vergi gelirlerinde zannedildiği kadar büyük bir kayba neden de olmayabilir. ayrıca devletin kaynak sorununa çözümü asıl nerede araması gerektiğini görmek için: (bkz: devletin kendi parasını bankalardan borçlanması)
ama yine de özel araç kullanımına hem ekonomi, hem çevre, hem de trafik açısından sınırlama getirilmesi lazım. belirli saatlerde içinde tek kişi taşıyan özel otomobillerin ancak belirli bir para karşılığında yolları kullanmasına müsade edilmeli, buradan elde edilecek gelir kadar, öğrenciler ve çalışanlar için (yani belirli bir saatte belirli bir yerde olması gerekenler için) belediye otobüsü, metro ve tren indirimli ve hatta bedava hale getirilmeli. lüks kullanım sorununa böyle bir çözüm daha uygun olur, hem de trafik otomobil sahipleri de dahil herkes için rahatlatılmış olur. tabi trafikten boşaltılacak özel araçların yerlerine yeteri kadar çok toplu taşıma aracı konulmalı ki insanlar şimdi oldukları gibi üst üste gitmesinler. burada mesela her 5 araç için 1 otobüs konulduğunu düşünürsek ve hızlanan trafikte aynı miktar aracın aynı sürede daha fazla kişi taşıyacağını da göz önüne alırsak sorun çıkmayacaktır. bu arada otobüslerin taşıma kapasitesinden daha fazla yolcu almalarının durakta bekleme sürelerini arttırıp hızlarını azaltarak aynı süre içinde daha az devir yapmalarına sebep olduğunu, bunun da otobüslerin yetersizliğinin ve trafik sıkışıklığının sebeplerinden biri olduğunu birilerine hatırlatalım. şu yazıda ülkenin bütün sorunlarını çözdüm ama şimdi kahvaltıda beyaz peynir ve zeytin yiyeceğim malesef. uşak almayı unuttuğundan hellim bitmiş market de kapalı diyor bu saatte.