on altı gündür at sırtında general
atlar susamış ve yorgun
hain şefin izini surmekte
onun gelişini takdir etti!
askerler tepelerin gerisinde saklanmıştı
kampın etrafı sarılmıştı
bir atlı sürdü atını reise doğru
onlar köyu almak ve yagma etmek icin gelmislerdi
kollarınızı aşağı indirin
mızraklarınızı aşağı indirin
reisin gözlerinde hüzün vardı
fakat gözlerinde korku görünmüyordu
"ölmek icin güzel bir gün"
gözlerinizi kurulayın cocuklarım aglamayın
"ölmek icin güzel bir gün"
o konuşmuştu beyaz adam gelmeden çok önce,
onların silahları ve wiskisi hakkında
halkını uyarmıştı
onlar tarihlerini yazmadan önce
general inanmadı onun sözlerine
ne de yüzüne.
fakat o biliyordu daha cok insan ölecegini
sonrada bu kara lekenin yaşanacagını
bu kanun nasıl yıkılır
ne yanlış yaptım ben?
ki beni gömmek öldürmek istiyorsun
bu kan izleri üzerinde
biz topraklarımız, toraklarımız bizim icin endiseli
ve bu yol daima olmalı
asla daha fazlasını sorma asla
ve şimdi söyle bana son sözünü
silahlarımı asagıya indirdim
başımı eğdim
simdi istersen beni atabilirsin bu yerden
gidecek bir yeri olmadan
ve insanlarına dönüp yaşlı gözlerini kurulamalarını söyledi
bizler huzurlu ve rahatız
ve sesi gökyüzünde yankılandı
"ölmek icin güzel bir gün."
kızılderili şefi geranimo ya atfedilen ve yeryüzünde mazlum olan her kim varsa her biri için söylenmiş en güzel sözleri barındıran harika bir şiir.
trt sayesinde bugün öğlen saatlerinde yüreğime düşmüş tek bir dize;
"ölmek icin güzel bir gün."
öğrendim ki yaralı dizde katledilen amerikan yerlilerinin torunları yetmişli yıllarda işte bu sözü ırkçı amerikan medyasına ve halkına haykırarak başlamışlar mücadeleye.
dikkat edin, öldürmek için demiyor.
o kadar insancıl, o kadar mazlum ki.
tıpkı çanakkale gibi, kocatepe gibi.
ölmek için güzel bir gün diyebilen atalarımız olmasaydı, yaşamak için güzel bir gün diyebildiğimiz bugünlerimiz olabilir miydi?