okula yeni başlamışım. resim yapmayı çok seviyorum. okuldan gelir gelmez tek yaptığım trt 2 deki ressam amca televizyona çıkmış mı diye bakmaktı. (bkz: bob ross). okulda resim dersi gelmeye görsün sözlük. sınıftakiler faber-castelleri sıraya dizer, resme başlarlardı. bende gururdan isteyemezdim, ne bileyim.
babam boyacıda çalışırdı. eve badana yapılacağı zaman iş yerinden fırça getirirdi. birgün evin dışına kireç sürmek için büyük bir fırça getirmişti babam, o kadar büyüktü ki "bob amca bile bile bundan kullanmamıştır" dedim kendi kendime. evdekiler yemek yemeğe daldıklarında plan yaptım. o büyük fırça, iki tane bob amcanın kullandığı fırçadan, bi de etrafı karıştırken mala buldum.
geçtim çamurun başına.
-şimdi şuraya bulut yapalım, titanyum beyazını kullanıyoruz.
-evet, harika bir renk,gördünüz mü? van dayk kahverengi alıyorum.
-şimdi şuraya küçük, mutlu ağaçlar yapalım.
-ileri-geri,evet,ileri ve geri
-kuşlara konacak kadar yer bırakıyoruz.
bütün fırçaları çamur içinde bırakmışım. babam yakaladı 1 saat sonra.
-baba dedim. fırçalar büyük geldi. kuşları sığdıramadım.
ertesi gün suluboya alıp gelmiş bana. sınıftakiler yaz- kış bacasından duman çıkan ev çizerdi, ben hep bi yerlere kuş..