her doğan gün
ve batan şafak
nabız gibi atarken
kah orada kah burada
dolaşan iki yolcu
karşılaşınca sözü olmayan
anlatacakları çok
ve gözlerden birbirine akan
biri han öbürü hancı
yani iki yabancı
han duvarlarında ayrık otları var
köhne ve istemsiz duruyor bak
kocaman karelerle göğe yükselen duvar
sağlam ve yüce görüntü veriyor
ve meydan okuyor buluta bak
han avlusunda
bir kaç güvercin
köşelerde sardunyalar
bak ağlıyor sevinçten
yanıbaşında hemen
biraz kederli
biraz neşeli
bakışı uzaklarda
ve endişeli
gözleri parçalı bulutlu
bir kız var orada
neşe havuzu fıskiyeli
yaz akşamlarının çiğildeyen serinliği
yüzüne vurur durmaz esen yel
ve çarpan damlacıklar
mutlu muydu
mutlu muydum
ki burada gereksiz
bir soru eki!