Şimdi ben bu konuda diyeceğimi ilk yazımda demiş bulunmakla birlikte bir şeyi de belirtmeden geçemeyeceğim. Hadi belirteyim o zaman: Bir gün bir kızceyiz üniversitede şehir dışında okuyormuşmuş, sonra bu kıza başka bir kız arkadaşı demişmişmiş ki sevgili üniversite arkadaşım olan kızcağız, şurada seninle senin öğrenci evinde ders çalışırkene olmuşmuş bi olaymış, siz mumsöndü yapıyorsunuz sen bilmiyorsun ; çünkü benim bir alevi arkadaşım vardı bana bizzat biz bunu yapıyoruz dedi.
Kızceyiz de artık bu konuya sinir bile yapamayacak kadar yapılan iftiraya maruz kalmışmış gayet sakin demiş ki : Bak sevgili gecenin bir yarısı sınava çalıştığım çok sevdiğim arkadaşım, sen hayatında bir tane alevi tanımışmışsın o da güya aleviymişmişmiş de sana demiş ki ben bir orospu evladıyım doğal olarak orospudan bile acayip bir varlığım (neyse bu kötüye gidiyor tarzı değiştiriyorum hemen) demiş ki bak arkadaşım sen hayatında bir tane alevi tanımışsın diyelim ki o da gerçekten alevi imiş de bunu yapıyormuş. Ben geniş bir sülaleden geliyorum ve bu sülalede bunu yapan yok, ben alevi yoğunluklu bir lisede okudum o lisedeki insanların ailesinde bunu yapan yok, benim bir sürü alevi komşum var bunu yapan yok, ben aleviyim bunu yapmıyorum. Sence ben toplamda kaç alevi tanıyorum sen kaç tane tanıyorsun? o da demiş ki sadece o kızı ve seni tanıyorum demiş, arkadaş. Kızceyiz de demiş ki gelme bu oyunlara arkadaşım gelme, günaha girme arkadaşım girme, seni seviyorum arkadaşım gaflet ve cehalet tuzağına düşme. Allah'a şirk koşma arkadaşım bu en büyük günahtır! Gerçi güya sen benden daha iyi bilirsin bunları ; çünkü alevi ne bilir bunları. Allah'a şirk koşmak kendini Allah yerine koymaktır, insanlar hakkında peşin hükümlere varıp, bu aleviler kesin cehenneme gidecek, ben cennete gideceğim dersen, hesap günün de ne diyeceksin tek yargılama hakkına sahip o Allah'a. onun yerine karar verme hakkını kendinde gördüğün için, sorarım sana. Ben demiyorum ki sana ben haklıyım cennete gideceğim, diyorum ki sana buna zamanı geldiğinde Allah karar versin. Benim alnım ak bağrım açık, hayatım boyunca elime, belime, dilime hakim oldum. Ki sen beni tanıyorsun zaten, ben de seni tanıyorum zaten. Neyse o gün konu kapanmışmışmış da bu ikisi hala çok yakın arkadaşmış. Arkadaş evlenecekmiş kızceyiz işten izin alıp düğüne nasıl gidecekmişmiş, gelmezse arkadaş kızceyizi parçalarmışmış, o dereceymişmişmiş. Nokta.
Şimdi gelgelelim bu iftiranın tarihi geçmişine. Yani bende aleviler mumsöndü yapıyorlar mı diye merak edip araştırsam benim gibi tarihi bilgisi az buçuk olan biri bana bunu açıklasın isterim. Ya da körü körüne anneannem bana bunu dediydiydi ben buna inanırım derim. Aleviler tarihi ispatlanabilecek belgelerle belgelenmiş olan bir soykırıma uğramışlardır. Deyyyy daha Yavuz Sultan Selim zamanında. Yavuz Sultan Selim sizden iyi olmasın çok yağız bir Osmanlı padişahıdır. Nice cihanlar önünde diz çökmüşlerdir. Bu Yavuz Sultan Selimi ona boyun eğmeyecek kadar cesur olan tek kesim olan aleviler çok korkutmuş ve saltanatının geleceğinden korkmuş olacak ki ya da diğer milletler bana diz çöküyor alevilere ne oluyo ulan demiş olacak ki ya da meshep ayrımı bizi böler ulan ben dış politikam gereği hristiyan dinine mensupların ülkelerindekilerin farklı mesheplerinden olanları popolarına kış kış kış vurarak kışkırtıyorum onları bir güzel yönetiyorum ya biri bunu fark edip bana da uygularsa, puuuuuu nasıl düşünemedim bunuuuuu bla bla bla soykırım kararı almıştır işte. Bu yüzden her nedense bütün cihanın önünde diz çöktüğü bir adamın önünde diz çökmeyi kabul etmeyen aleviler (gaflet ve delalet sahibi insanlar olsa gerek çılgın tipler işte) bu büyük soykırım esnasında koskoca nüfusları hızla azalırken ve yolda izde yalnız yakalanınca veya kendi seçtikleri yöntemle ibadet ederken ya da ille de beş vakit namaz kılmıyorken ve bu koşullar altında yaptıkları ve de yapmayı kabul etmedikleri yüzünden vurun kellelerini deniliyorken. Kısacası mecburen mecburen mecburiyetten. Gizli ibadet kararı almışlardır. işte bu yüzden aleviler hiçbir ses çıkarmadan tek tek ve gizlice, kararlaştırılan bir yerde yine gizlice ibadet etmekte ve zamanın koşullarında toplanılan o yerde, ki alevilerin topluca ibadet etme geleneği buradan doğmuştur, çünkü bir arada olmak güvenlik demektir gerekirse kendini savunmak demektir, işte bu yerde ibadet ederkene gezen devriyeler onları fark edipte bu sıkı yönetim şartlarında daha fazla katletmesinler diye, elenktirinkte olmadığı için, sadece tek bir mum yakarak, zira anlayan zaten her şeyi anlıyor da anlamayan hıyar için söylüyorum tek mum çünkü az ışık az yakalanma ihtimali okişşşş, topluca, bu zulümün bitmesi için Allah'a yakarmışlardır. Kararlaştırılan kararlar gereği kapıda nöbet bekleyen bir kişi, zira kimse çoluğu çocuğu vahşice katledilsin istemez nöbet tutmak mantıklıdır ve her aile babası her koca her baba bir gün kendi gününde canını insanları için tehlikeye atarak nöbet tutmaktadır, çılgın tipler dedik size salak değil, devriyenin geçtiğini gördüğünde alarm vermek için kararlaştırıldığı üzere şöyle bağırmaktadır: Mum Söndüüüü!!!!! Ve o an da o bir tek mum söndürülüp herkes susmaktadır ve kalp atışları hızlanarak ve o devriye geçip gidecek mi diye bekleyerek ve kimse biribirini sikmeyerek ve acaba yavrumu da mı öldürecekler diyerek, merak ederek ve yakalanırlarsa oradadaki bir kişinin bile hayatta kalmayacağını bilerek ve bir çok kişiyi, belki zaten çocuğunu kaybetmiş bir anne, kardeşini kaybetmiş bir baba, canını seven her insan gibi basit bir insan olarak beklemişlerdir ki o devriye geçip gitsin! O devriye bazen geçip gitmiş bazende geçip gitmemiştir... işte bu yüzdendir ki kaçmış, saklanmış, katledilmiş ve hala katledilen ve hala da katledilecek olan ve hala da aynı olan, aynı kalacak ve aynı ölecek bir ölüp bin dirilecek, yakılacak yine de kıyıpta kimseyi yakamayacak alevilerin köyleri hangi şehirde olursa olsun o şehrin merkezinin çok uzağındadır. Tokat ve Sivasta da öyledir. Başka şehirlerde de. Anlayan anladı ama anlamayan anlayamayacak olan ne zaman anlayacağını hiçbir zaman anlamadığım anlayamayacağım insanlar için söylüyorum: Bunun sebebi Yavuz Sultan Selim zamanında zamanın teknolojisinde uydu sistemi olmadığından olsa gerek köylerini şehirlerin uzağında kurup oralarda tespit edilmeden bu zulüm bitene kadar saklanmış olmalarından kaynaklanmaktadır. Şimdi uydu sistemi icat edildiğinden olsa gerek zulüm hala bitmemişken ya saklansak ne olacak zaten tespit edilir mi dediklerinden bilinmez, artık saklanmamakla birlikte hala bir çok insan en yakın arkadaşının alevi olduğunu duyunca şoka girmektedir ; çünkü bir çok alevi korkaklıktan değil güvenli olmadığından aleviyim diyememektedir. Şu an da bu ülke Türkiye Cumhuriyeti'dir. Aleviler de herkes gibi mücadele ederek savaşıp ölerek bu Cumhuriyeti kurmuşlardır.
Tüm bu şartlar altında bu yazıyı okurken ulan saklandığınız yerden çıkamaz olaydınız diyen orospu çocuğuna söylüyorum. Belki farkında değilsin ; ama tam bir orospu çocuğusun.