özgürlük ve dayanışma partisi

entry219 galeri
    20.
  1. Küresel adalet mücadelesi gelişiyor

    Tüm bu gelişmelere karşın, içinde emekçileri, sendikaları, tarım üreticilerini, kadın ve çevre hareketlerini, savaş karşıtlarını, farklı kültür ve kimlik taleplerini, diğer bir deyişle küreselleşme mağdurlarını barındıran alternatif küreselleşme hareketi, 21. Yüzyıl başı sistem karşıtı direnişin önemli bir olgusu olarak karşımıza çıkıyor. Kasım 1999'da Seattle'da varlığını hissettiren küresel adalet hareketi, o günden bu yana IMF ve DB toplantıları, G-8, AB zirveleri, Davos toplantıları gibi dünyanın efendilerinin her biraraya gelişinde itirazlarını yükseltiyor, başka bir dünya özlemini gündeme getiriyor. Bir yandan evrensel barış adına savaşlara karşı çıkılırken, öte yandan dünyada kaynakların adil paylaşımı halinde insanlığın tüm temel ihtiyaçlarının giderilebileceği; aç, açık kimse kalmayacağı; eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi temel toplumsal hizmetlerden herkesin yararlanabileceği bir dünya umudu yeşertiliyor. Kapitalist küreselleşmeye karşı mücadelenin, "barış olmadan adalet, adalet olmadan barış olmaz" ilkesi üzerinde yükselmesi gereği bir kez daha anlaşılıyor.

    Bu süreç hem yeni bir enternasyonalizm anlayışını geliştiriyor, hem de örgütlenme şansını artırıyor. Sermayenin küreselleşmesinden yaşamı ve çıkarı zarar görenlerin, örgütleriyle kapitalist küreselleşmenin karşı kutbunu oluşturma sorumlulukları kendini hissettiriyor. Irak benzeri açık işgaller karşısındaki bağımsızlık talepleri bir yana bırakılırsa, çağın çelişkilerine ancak insan hak ve özgürlükleri, sosyal haklar, emek ve çevre standartlarına ilişkin evrensel taleplerle yaklaşmak etkili oluyor. Emperyalizme karşı mücadelenin enternasyonalist ve kapitalizm karşıtı bir perspektifle, tüm dünyadaki ezilenlerle ortak bir ruhla verildiği zaman anlam kazanacağı bir kez daha doğrulanıyor.

    Öte yandan emek ve demokrasi güçleri enternasyonal mücadelede kendi ülkesindeki hükümetleri, parlamentoyu, yerel yönetimleri, kendi talep ve çıkarları doğrultusunda değiştirmek sorumluluğunu taşıyor. Her şeyden önce enternasyonal mücadeleye katkının kendi halkının özlem ve taleplerini seslendirebilmek, onların sorunlarını sahiplenebilecek bir devrimci pratik sergileyebilmekle ve toplumun öz örgütlenmeleriyle bu mücadelenin mümkün olabileceğini akıldan çıkarmamak gerekiyor. Ancak kapitalist küreselleşmeye karşı mücadelenin başlıca mevzii olarak sermayenin emekçiler üzerindeki baskı aracı ulus devlete sahip çıkmayı işaret eden bir stratejinin çıkmaz sokak olduğu da görülüyor. Yerel sermaye çevrelerine çapını aşan misyonlar atfeden, dış mihrak saplantısıyla sürekli bir düşman arayışı içinde bulunan, silahlı kuvvetler başta olmak üzere otoriter eğilimlerden medet uman "milliyetçi sol"un dönemin ihtiyaçlarına cevap verme potansiyeli bulunmuyor. Sol, tanımı gereği milliyetçi olamayacağı gibi, sınıfsal perspektiften, emekçi taleplerinden kopuk zihniyetin kendine sol yaftası takması da bir aldatmaca olmaktan öteye gidemiyor.

    Bugün neo liberal tasarımı dağıtmanın yolu kamusal alanı demokratikleştirmekten, halkın geleceğini ilgilendiren her kararın yurttaşların katılımı ve onayıyla alınmasını sağlayacak örgütlenmeleri yaygınlaştırmaktan geçiyor. Feminist, ekolojist, savaş ve ırkçılık karşıtı hareketler, insan hakları ve sosyal hakların savunulması, katılımcı politikanın yaygınlaşması temelinde yükselen inisiyatifler kapitalizme karşı mücadeleyi zenginleştiriyor. Bu hareketlerin yeni fikirler, farklı örgütlenme modelleri, alışılmadık mücadele tarzlarıyla toplumsal mücadelelerin ufkunu genişlettiklerini mücadele pratikleri kanıtlıyor. Önümüzde, bu hareketlerin farklılık, özgüllük, özerklik taleplerini ihmal etmeden; yereli, ulusalı, küreseli topyekün değiştirme çabasına eklemlenmelerini sağlamak, onları bütünlüklü muhalefetin bir öznesi yapma görevi duruyor.

    Sendikalar ve taban inisiyatifleri gibi katılımcı demokrasinin özneleri olan toplumsal hareketlerin de, toplumu bütünlüklü biçimde değiştirmenin, farklı talep ve beklentileri bir programda birleştirmenin önemine özen göstermeleri gerekiyor. Toplumsal hareketler emek hareketinin teori ve pratiğine katkıda bulunma perspektifini, kendi özgün hedefleriyle kaynaştırdıkları ölçüde, toplumsal muhalefeti güçlendiriyorlar. Böylelikle emekten yana partilerin, çeşitli toplumsal hareketlerin, yurttaş inisiyatiflerinin karşılıklı anlayış, uzlaşma, dayanışma içerisinde, göreceli özerkliklerini koruyarak bir arada bulundukları bir zemin ortaya çıkıyor. Bu zemin ancak farklı muhalefet dinamiklerinin çok renkliliğini yansıtan, emek eksenini kaybetmeden sendikal, ekolojist, feminist, savaş karşıtı hareketlerle köprü kuran, tarım üreticileri hareketlerinin taleplerini kavrayan, çoğulcu ve demokratik bir anlayışla güçleniyor.

    Dünya Sosyal Forumu'nun öncülük ettiği sosyal forumlar, toplumsal muhalefet hareketlerinin, neo liberalizme karşı antikapitalist örgütlenmelerin, savaş karşıtı hareketlerin buluştuğu, sorunları ve çözüm alternatiflerini tartıştıkları en önemli zeminlerden biri olarak gelişiyor. Bir bölgesel izdüşüm olarak Avrupa Sosyal Forumu da giderek etkisini genişletiyor. Antikapitalist Sol Partiler Topluluğu, Avrupa Sol Partisi, işsizliğe karşı Avrupa Yürüyüşü, Üçüncü Dünya'nın borçlarını silme kampanyası, anti-semitizme, yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa, sosyal kazanımların, göçmen haklarının çiğnenmesine karşı çeşitli örgütlenmeler "Avrupa'yı değiştirme ve başka bir Avrupa" mücadelesinin verilebileceği zeminler olarak şekilleniyor. Aynı zamanda Latin Amerika'da yükselen toplumsal hareketler ve bu toplumsal hareketlerin desteği ile seçim başarıları kazanan sol partiler neo liberalizme ve emperyalizme direnebilen bütün dünya halklarının umudu oluyor.

    Bu enternasyonal örgütlenmeye kendi coğrafyamızda, kendi insanlarımızın birikimlerinden, deneyimlerinden, mücadele pratiklerinden, ülkemizin çok kültürlü, çok kimlikli yapısından katkıda bulunmak; kendi halkımızın başta kapitalizm olmak üzere tüm baskı ve sömürü biçimlerine karşı direnişini örgütleyebilmek; sadece kendi toplumumuza değil, tüm insanlığa sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmek gerekiyor.
    3 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük