tolstoy'un önemli eserlerinden biridir, belkide en önemlisidir. kitap napolyonun avrupa üzerinde kurduğu baskı dönemlerinde geçer. prens andrey ve piyer kitapta her nekadar iki ayrı karakter gibi gösterilsede benim gözümde tek kişidir onlar o kişide tolstoydur. bilemiyorum bunu bilinçli bir şekildemi yaptı yoksa benim uydurmam yakıştırmam mı. ikiside farklı yollardan geçerek hakikate ulaşırlar işin garip yanı bu romandaki yakın iki arkadaşın hakikati bulma yolundaki vesilesi nataşhadır. yani bir sevgilidir. burda ise sezai karakoçtan 'tut elimden dosta düşmana karşı bir iyi konuşayım' dizeleri gelmektedir. normal hayatta otobüste tramvayda yada uyurken sık sık aklıma çeşitli sahneleri gelir: prens andreyin savaşa gitmesi , piyerle olan konuşması kadınlar hakındaki uyarıları, piyerin ilk eşi kaltak ellenin kocasını kızdırması ve piyerin defol diye bağırmaktan çok böğürmesi yada prens andreyin nataşhayla tanışması ona aşık olması nataşhanın onu kısmen aldatması prens andreyin aşk acısıyla ruhunu özgürleştirmesi vs gibi içimde yer eden okurkende gözlerimi dolduran kısımları vardır. son olarak tolstoyun karakter betimlerinde olay ve durum tahlilerinde aştığı insan psikolojisini bizim telefonumuzun özelikleri kadar iyi bildiğini gösterendir savaş ve barış. tolstoyu ben her zaman hocam,arkadaşım olarak bildim bu zamanada kadar da çok şey öğrendiğimi düşünüyorum dahada öğrenicem.buraya kadar sabırla entrymi okuyanlarada tavsiyem olsun eğer savaş ve barışı beğendiyseniz,işte aradığım yazar işte aradığım yol dediyseniz dirilişi itiraflarımı kazakları anna karaninayı,gençliğim çocukluğum itiraflarım gibi eserleride en kısa sürede okumanızdır.
haydi bir de günümüz sevgi sözcüğünü kulanalım tostoy için,
(bkz: tolstoy reyiiiiz)